ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2022/51793 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2022/51793 başvuru numaralı kararı
2 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 2/10/2025 tarihli ve 2022/51793 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

ZEKERİYA ÇOLAK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/51793)

Karar Tarihi: 2/10/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Selahaddin MENTEŞ

İrfan FİDAN

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayça GANİDAĞLI DEMİRCİ

Başvurucu

:

Zekeriya ÇOLAK

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki deliller incelenmeden ve araştırılmadan karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

A. Bireysel Başvuru Süreci

2. Başvurucu, 1994 doğumlu olup bireysel başvuruya konu olayların geçtiği tarihte İstanbul'da ikamet etmektedir.

3. 19/8/2014 tarihinde Fatih Sultan Mahallesi Evren Paşa Caddesi üzerinde faaliyet gösteren marketlere ve bir banka ATM'sine molotofkokteylli saldırılar gerçekleştirilmiştir.

4. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Haydar Yeşilçimen, Deniz Tan ve Günebakan kod isimleri verilen gizli tanıkların DHKP-C silahlı terör örgütünün alt yapılanması olan Halk Cephesine bağlı örgüt mensuplarının Sarıyer ilçesinin Armutlu Mahallesi'nde gerçekleştirdikleri eylemlere yönelik beyanda bulunmaları üzerine başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

5. Deniz Tan kod ismi verilen gizli tanık 6/9/2014 tarihinde soruşturma aşamasında alınan ifadesinde “Burada sizin albümünüzde olmayan ancak ben DHKP-C örgütü adına armutlu infaz ekibinde yer alan bu şahsı örgüt adına düzenlenen bir çok eylemde gördüm ve teşhis ettim. Bu şahıs 4/4[/]2014, 28/4/2014 ve 31/5/2014 tarihli Armutlu polis karakoluna taşlı ve molotoflu eylemlerde ve 19/08/2014 tarihindeki evrenpaşa caddesi üzerinde bulunan marketlere molotoflu saldırı eylemlerinde yer almıştır. Görüntülerden net teşhis ettim.” şeklinde başvurucu ile ilgili beyan ve teşhiste bulunmuştur.

6. Markete ait güvenlik kamerasına ilişkin 9/9/2014 tarihli Görüntü Teşhis ve Tespit Tutanağı'nda; görüntülerde yüzleri maskeli bir grubun gelerek marketin kapısını tekmelediği, taş ve molotofkokteyli atarak oradan hızlıca uzaklaştıklarının tespit edildiği belirtilmiştir. Ayrıca Deniz Tan kod ismi verilen gizli tanığa kamera görüntülerinin izlettirildiği, videonun03.18 ve 03.19 saniyelerinde görünen kişinin başvurucu olduğunu gizli tanık Deniz Tan'ın teşhis ettiği ifade edilmiştir.

7. Başvurucunun ikametgâhında yapılan arama sonucunda DHKP-C terör örgütünün fikir ve ideolojileri doğrultusunda yayın yapan "Yürüyüş" adlı üç dergi ele geçirilmiştir.

8. Başvurucu; soruşturma evresinde alınan savunmalarında Tunceli Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenim gördüğünü, gizli tanığın beyanlarındaki eylemlere katılmadığını, marketin güvenlik kamerası görüntülerini izlediğini, görüntüde yer alıp kendisi olduğu düşünülen kişinin aslında kendisi olmadığını, görüntülerdeki ortam çok karanlık olduğundan bu kişinin kim olduğunun anlaşılamadığını, teşhis işlemini kabul etmediğini, herhangi bir yasa dışı örgütle bağı bulunmadığını savunarak suçlamaları reddetmiştir.

9. Başsavcılık, soruşturmanın tamamlanması üzerine başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma, yakarak mala zarar verme, önemsiz tür ve miktarda patlayıcı maddeyi satın alma, kabul etme veya bulundurma, korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçlarından cezalandırılması talebiyle 1/2/2016 tarihinde başvurucu hakkında iddianame düzenlemiş; iddianamede başvurucu hakkındaki gizli tanık beyanları, başvurucunun ikametgâhında yapılan arama sonucu ele geçirilen dergiler, markete molotofkokteylli saldırı gerçekleştirilmesi eylemine ilişkin market güvenlik kamera görüntüleri doğrultusunda başvurucunun atılı suçu işlediği sonucuna ulaştığını belirtmiştir.

10. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan yargılama 27 celsede tamamlanmıştır.

11. Yargılamanın 7/4/2016 tarihli 1. celsesinde başvurucu, savunmasını yapmıştır. Başvurucu; savunmasında üniversite öğrencisi olduğunu, hakkında delil bulunmadığını, gizli tanık beyanlarını ve suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir.

12. Yargılamanın 24/10/2017 tarihli 8. celsesinde gizli tanık Deniz Tan, başvurucu ve müdafii yokluğunda mahkeme huzurunda dinlenmiştir. Gizli tanık, beyanlarında başvurucuya ilişkin olarak herhangi bir anlatımda bulunmamıştır.

13. Yargılamanın 15/5/2018 tarihli 11. celsesinde iddia makamı esas hakkında mütalaasını sunmuştur.

14. Yargılamanın 5/3/2019 tarihli 14. celsesinde başvurucu müdafii, kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak başvurucu yönünden tespit yapılmasına ilişkin talepte bulunmuştur. Celse sonunda Mahkemece görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki talebin dosyada mevcut görüntü kayıtları ile tutanaklar nazara alındığında yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

15. Yargılamanın 17/12/2019 tarihli 18. celsesinde başvurucu müdafii; kamera görüntülerinde tespiti yapılan kişinin başvurucu olmadığını, kamera görüntülerine ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmasına dair talebini yinelemiştir. Celse sonunda Mahkemece görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki talebin dosyadaki delil durumu dikkate alındığında yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

16. Mahkeme; yargılama sonucunda 6/10/2021 tarihinde başvurucu hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan ceza verilmesine yer olmadığına, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 9 yıl hapis ve mala zarar verme suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkûmiyet gerekçesinde; başvurucu hakkında gizli tanık Deniz Tan beyanlarını, gizli tanığın kamera görüntülerinde başvurucuyu teşhis etmesini, başvurucunun evinde yapılan aramada ele geçirilen "Yürüyüş" adlı dergiyi dikkate alarak başvurucunun atılı suçları işlediği sonucuna ulaşmıştır. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Delillerin Değerlendirmesi:

1-Gizli tanık Deniz TAN’ın alınan ifadesinde; burada sizin albümünüzde olmayan ancak ben DHKP-C örgütü adına armutlu infaz ekibinde yer alan bu şahsı örgüt adına düzenlenen bir çok eylemde gördüm ve teşhis ettim. Bu şahıs polis karakoluna taşlı ve molotoflu eylemlerde 19/08/2014 tarihindeki evrenpaşa caddesi üzerinde bulunan marketlere molotoflu saldırı eylemlerinde yer almıştır. Görüntülerden net teşhis ettim” şeklinde beyanda bulunmuştur.Mahkememiz huzurunda alınan beyanlarında benzer mahiyette ifade verdiği görülmüştür.

2- Sanığın adresinde yapılan aramada 3 adet DHKP-C terör örgütünün fikir ve ideolojileri doğrultusunda yayın yapan Yürüyüş dergisi ele geçirilmiştir.

3- 09.09.2014 tarihli görüntü teşhis ve tespit tutanağında ... isimli marketin güvenlik kamera kayıtları üzerinde yapılan incelemede Gizli Tanık Deniz TAN'ın teşhis etmiş olduğu sanık Zekeriya ÇOLAK' ın [başvurucu] molotofu ateşlediği görüntüsünün tespiti yapılmıştır.

...

Mala Zarar Verme Suçu Yönünden Yapılan Değerlendirmede;

Yukarıda ayrıntılı olarak da açıklandığı üzere sanık Zekeriya ÇOLAK ın... adlı marketin molotofla yakılarak ve camları tekmelenerek zarar verilmesi olayında sanığın yüzü kapalı maskeli grupla birlikte hareket ettiği ve diğer şahıslarla birlikte molotof bombasını ateşlediği dosya kapsamında bulunan olay CD kayıtlarından, görüntü tespit ve teşhis tutanaklarından ve raporlardan yangın ile mala zarar verme suçunu işlediği, her ne kadar sanık savunmasında söz konusu kişinin kendisi olmadığını beyan etmiş ise de suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilmemiş olup sanığın üzerine atılı mala zarar suçundan alt sınırdan uzaklaşılmış olup, mala zarar verme suçunu yanıcı madde ile işlemiş olduğundan TCK 152/2-a maddesi gereğince takdiren bir kat artırım yapılmış sanığın isnat edilen suçları terör amacı kapsamında işlemiş olması sebebiyle TMK 5/1 maddesi uyarınca cezasında yarı oranında artırım yapılarak sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları dikkate alınarak sanık hakkında takdiren TCK 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

17. Başvurucu, diğerlerinin yanı sıra kamera görüntülerindeki kişinin kendisi olmadığını ileri sürerek hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu hakkında mala zarar verme suçu yönünden mahkûmiyet kararı, istinaf kanun yolu incelemesinden geçerek 15/2/2022 tarihinde kesinleşmiştir.

18. Başvurucu, nihai kararı 22/3/2022 tarihinde öğrendikten sonra 20/4/2022 tarihinde istinaf aşamasında kesinleşen mala zarar verme suçu yönünden bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Komisyon; başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ve adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklar yönünden başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

B. Bireysel Başvuru Sonrası Süreç

20. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 26/12/2022 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçu yönünden temyiz itirazlarının kabulüyle başvurucunun katıldığı belirtilen eyleme ilişkin görüntü kayıtları ve başvurucunun temin edilecek, mukayeseye elverişli olan görüntülerinin uzman kuruluşlara mensup bilirkişilere gönderilmesi, gerekli netleştirmeler ile görüntü ve fotoğraf analizlerinin yaptırılarak başvurucu olduğu değerlendirilen görüntüdeki şahsın tespit edilmesi, kişinin olay anındaki eylem ve faaliyetleri de belirlendikten sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Bozma gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...sanık Zekeriya Çolak hakkında katıldığı belirtilen eyleme ilişkin görüntü kayıtları ile sanığın temin edilecek mukayeseye elverişli görüntülerinin Adli Tıp, TÜBİTAK veya TRT gibi uzman kuruluşlara mensup bilirkişilere gönderilerek gerekli netleştirmeler yapılıp görüntü ve fotoğraf analizleri yaptırılarak; sanık olduğu değerlendirilen görüntüdeki şahsın tespiti ve olay anındaki eylem ve faaliyetleri de belirlendikten sonra sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,..."

21. Bozma sonrası yapılan yargılamada Yargıtay bozma ilamında belirtilen bilirkişi raporları alınmıştır. Adli Tıp Kurumunun 29/11/2023 tarihli raporunda mevcut verilerin karar vermek için yetersiz olduğuna dair rapor düzenlendiği görülmüştür. Yapılan yargılama sonucunda başvurucunun atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"... Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu temin edilmiş, Adli Tıp Kurumunun 29.11.2023 tarihli rapor içeriğinde mevcut verilerin karar vermek için yetersiz olduğuna dair rapor düzenlendiği görülmüştür.

Böylelikle, her ne kadar Sanık Zekeriya Çolak hakkında 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma' suçundan ve mahkememizin birleşen 2023/89 Esas sayılı dosyasında 'Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme' suçundan TCK'nin 314/2, 174/3 maddeleri gereğince kamu davası açılmış ise de dosya içeriği ve toplanan delillere göre sanığın isnat edilen suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerin elde edilemediği, sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından CMK'nin 223/2-e maddesi gereğince müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."

22. Hüküm inceleme tarihi itibarıyla kesinleşmemiş olup kanun yolu incelemesi devam etmektedir.

II. DEĞERLENDİRME

23. Başvurucu, katıldığı kabul edilen eyleme ilişkin görüntü kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığını iddia etmiş; söz konusu iddiasına dayanak olan kamera görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurunun öncelikle kabul edilebilirlik kriterleri yönünden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş; ayrıca somut olay ele alınırken mevzuat hükümleri ile konuya ilişkin yer verilen Anayasa Mahkemesi kararlarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarında bozma sonrası görüntü kayıtlarındaki kişinin başvurucu olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesince hazırlanan 29/11/2023 tarihli raporda, inceleme konusu medyalarda analizi yapılan görüntü örneklerinden elde edilen verinin karar vermek için yetersiz olduğu değerlendirmesi yapıldığını ve anılan rapor sonrası tahliye olduğunu belirtmiştir.

25. Başvurucunun iddiaları kesinleşen mala zarar verme suçu yönünden ve adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

26.Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

27. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanarak ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır (çok sayıda karar arasından bkz. Yaşasın Aslan [2. B.], B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37;Yüksel Hançer [1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 18, 19; Cezair Akgül [1. B.], B. No:2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31; Ruhşen Mahmutoğlu [1. B.], B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).

28. Somut başvuruya konu yargılamada başvurucu, katıldığı belirtilen eyleme ilişkin görüntü kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığını ileri sürerek görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını yargılama sürecinde birden fazla kez talep etmiştir. Mahkeme, bu talebi dosyadaki görüntü kayıtları ile tutanakları nazara alarak yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddetmiştir (bkz. §§ 14, 15).

29. Gerekçeli karar içeriğinden mahkûmiyet kararında esas olarak başvurucu hakkındaki gizli tanık beyanları, güvenlik kamerası görüntüleri ile ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen ve örgütsel içerikte olduğu değerlendirilen yayın içeriklerine dayanıldığı anlaşılmıştır (bkz. § 16). Başvurucu ise soruşturma ve kovuşturma evrelerinde katıldığı belirtilen eyleme ilişkin güvenlik kamerası görüntü kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığını ısrarla ifade etmiş ve görüntü kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir (bkz. §§ 14, 15). Bununla birlikte Mahkeme, gizli tanık Deniz Tan'ın beyanları, ele geçirilen örgütsel yayınlar ve gizli tanık Deniz Tan'ın eyleme ilişkin kamera kayıtlarında başvurucuyu teşhis etmesini birlikte değerlendirerek başvurucunun katıldığı belirtilen eyleme ilişkin görüntü kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığına yönelik savunmasına karşılık "sanık savunmasının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu" şeklindeki gerekçe ile başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir.

30. Başvurucunun aşamalardaki beyanlarında katıldığı belirtilen eyleme ilişkin güvenlik kamerası görüntü kayıtlarındaki kişinin kendisi olmadığına dair iddiası hakkında araştırma yapılmadığı görülmüştür. Bunun yanında kamera görüntülerinin olayın sübutu yönünden önemli bir delil olarak mahkûmiyete esas alındığı anlaşılmıştır. Ayrıca gizli tanığın da teşhislerinin söz konusu kamera görüntülerine dayandığı dikkate alındığında kamera görüntülerinin başvurucu açısından tanık beyanı üzerindeki güvenilirlik ve doğruluk itirazlarını ortaya koyabilmesi bakımından önemsiz olduğu söylenemez. Böylelikle başvurucunun anılan hususta ileri sürdüğü talebin Mahkeme tarafından soyut gerekçelerle reddine karar verilmesiyle başvurucu, iddia makamı karşısında dezavantajlı duruma düşürülmüştür. Bu koşullarda Mahkemenin izlediği yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.

31. Öte yandan Yargıtay 3. Ceza Dairesi 26/12/2022 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile başvurucunun hakkında katıldığı belirtilen eyleme ilişkin görüntü kayıtları ile başvurucunun temin edilecek, mukayeseye elverişli olan görüntülerinin uzman kuruluşlara mensup bilirkişilere gönderilmesi, gerekli netleştirmeler ile görüntü ve fotoğraf analizleri yaptırılarak başvurucu olduğu değerlendirilen görüntüdeki şahsın tespit edilmesi, kişinin olay anındaki eylem ve faaliyetleri de belirlendikten sonra sonucuna göre delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Adli Tıp Kurumu'nun 29/11/2023 tarihli rapor içeriğinde mevcut verilerin karar vermek için yetersiz olduğuna dair rapor düzenlendiği gerekçesiyle başvurucunun atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir (bkz. §§ 20, 21).

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kesinleşen mala zarar verme suçu yönünden ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

33. Başvurucu, gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç ve uygun görülen giderim gözetildiğinde başvurucunun bu iddiasının ayrıca incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

34. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

35. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

36. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

37. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat, başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından da maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine(E.2016/48, K.2021/143) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 2/10/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-202251793-basvuru-numarali-karari