AYM'nin 2022/49900 başvuru numaralı kararı
Anayasa Mahkemesi'nin 17/9/2025 tarihli ve 2022/49900 başvuru numaralı kararı
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
|
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUTLU EREREZ BAŞVURUSU |
|
(Başvuru Numarası: 2022/49900) |
|
Karar Tarihi: 17/9/2025 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
|
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
Rıdvan GÜLEÇ |
||
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
||
|
Metin KIRATLI |
||
|
Raportör |
: |
Alperen KONAK |
|
Başvurucu |
: |
Mutlu EREREZ |
|
Vekili |
: |
Av. İbrahim TOKTAMIŞ |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, deliller değerlendirilirken kolluk tutanağına aksi ispat edilemeyecek seviyede üstünlük tanınması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Dikili İlçe Jandarma Komutanlığı (Komutanlık) trafik timi tarafından yapılan kontrollerde alkol ölçümü sonrasında 0,77 promil alkollü olduğu gerekçesiyle 1.679 TL idari para cezası ile cezalandırılmış ve başvurucunun sürücü belgesine iki yıl süreyle el konulmuştur.
3. Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağına (Tutanak) göre olayın gerçekleştiği ve cezanın tanzim edildiği tarih 5/7/2021 olup saat 20.50'dir. Başvurucu 5/7/2021 tarihinde saat 22.29'da Dikili Devlet Hastanesine (Hastane) başvurduğuna dair protokol fişini sunmuştur.
4. Başvurucu, idari para cezasına karşı Dikili Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sunduğu itiraz dilekçesinde; trafik denetimi sırasında aracının durdurulduğunu ve alkol ölçümü yapıldığını, trafik ekiplerince yapılan ölçümün hatalı olduğunu, yapılan ölçümü kabul etmeyerek tekrar ölçüm yapılmasını istemesine rağmen 18/7/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (f) bendi gereği tekrar ölçüm yapılmadığını ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca alkollü olmadığını görevlilere bildirmesine karşın kendisine idari para cezası uygulandığını, bunun üzerine kendi imkânları ile Hastaneye başvurarak ölçüm yaptırmak istediğini ancak Hastanenin İzmir Valiliğinin (Valilik) ölçümün yapıldığı tarih itibarıyla yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş olan 16/10/2017 tarihli ve 64443 sayılı genelgesini dayanak göstererek ölçüm yapmadığını belirtmiştir.
5. Hâkimlik 16/3/2022 tarihli kararı ile mevzuatta kişinin kendi imkânlarıyla sağlık kuruluşuna başvurmasını engelleyen bir düzenleme bulunmadığını, başvurucunun görevlilerce yapılan alkol ölçümünün doğru olmadığı gibi yasal sınırlar üzerinde alkollü de olmadığı yönündeki iddiasını ispatlama imkânının Valilik genelgesiyle ortadan kaldırıldığını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi kapsamında savunma hakkının ve Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan hak arama hürriyetinin hukuka aykırı işlem ile sınırlandığını, görevli memurlarca yapılan ölçüm sonucu esas alınmak suretiyle tesis edilen itiraz konusu işlemde de hukuka uygunluk bulunmadığını belirterek itirazı kabul etmiş ve yaptırımların kaldırılmasına karar vermiştir.
6. Hâkimlik kararına karşı Komutanlık tarafından yapılan itiraz sonucu Bergama Sulh Ceza Hâkimliği (İtiraz Mercii) 12/4/2022 tarihli kararı ile itirazı kabul etmiştir. İtiraz Merciinin kabule ilişkin gerekçeli kararının ilgili kısmı şu şekildedir:
"...Dosya arasında bulunan tutanak başlıklı belge ve diğer tüm evraklardan da anlaşılacağı üzere, muteriz sürücünün [başvurucu] alkollü bir şekilde araç kullandığı, kendi imkanlarıyla kan testi yaptırmak istemesi ve neticesinde olumsuz cevap aldığı, trafik görevlilerince tanzim olunan tutanağın aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, muteriz tarafından kendiliğinden hastaneye giriş yaptırdığına ilişkin muayene fişi (05/07/2021 tarih, 22.29 saatli, tutanağın düzenlendiği saatten yaklaşık 1,5 saat sonra) ve Danıştay kararı gerekçe gösterilerek itiraz etmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış, araç sürücüsünün 0.77 promil alkollü olduğunun tespiti üzerine, muterizin alkolün etkisindeyken araç kullandığı sabit olup beyanlarının kabahatten kurtulmaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır..."
7. Başvurucu, nihai kararı 13/4/2022 tarihinde öğrendikten sonra 9/5/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; yeniden ölçüm yapılmamasıyla kendini ispatlama olanağının fiilen elinden alındığını, mahkemeye itiraz etmesinin etkin savunma hakkı sağlamadığını, Valilik genelgesi gerekçe gösterilerek lehe delil toplama imkânlarından yararlandırılmadığını, böylece adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; İtiraz Merciinin söz konusu kararını verirken dosyadaki tüm delilleri, somut olaya uygulanacak kanun hükmünü ve somut olayın hayatın olağan akışına uygunluğunu değerlendirerek başvurucunun itirazının reddine karar verdiği ifade edilmiştir. Mevcut başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edilip edilmediği iddiasına ilişkin yapılacak incelemede Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı; İtiraz Mercii kararının hukuka aykırı olduğu, sağlık kuruluşunda alkol ölçümüne engel olunmasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine aykırılık teşkil ettiği şeklinde beyanda bulunmuştur.
11. Başvuru, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa Mahkemesi, deliller değerlendirilirken kolluk tutanağına aksi ispat edilemeyecek seviyede üstünlük tanınması hususuyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesine ilişkin ilgili hukuka ve genel ilkelere Gurbet Çoban ([1. B.], B. No: 2019/38857, 17/11/2021, §§ 17-39) kararında yer vermiştir. Buna göre mahkemeden başvurucunun iddia ve itirazlarını dikkate alması, bunları ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılaması, bu iddialarda da yeterli ölçüde şans tanıdığını ortaya koyması beklenmektedir. İdari işlemlerin ve bu bağlamda kamu ajanları tarafından düzenlenen tutanakların içeriğinin hukuka/gerçeğe uygunluk karinesinden yararlanacağı hukukun bilinen bir ilkesi olmakla birlikte idari işlemin hukukiliğinin veya tutanağın içeriğinin gerçekliğinin dava konusu edildiği bir yargılamada hâkimin değinilen karineyi uygulaması bu davanın açılmasını anlamsız hâle getirecektir. İdare tarafından tanzim edilen belgelerin içeriğinin gerçekliği karinesinin yargılamanın sonucu yönünden belirleyici olması bireyi devlete karşı dezavantajlı bir konuma sokacağından silahların eşitliği ilkesini zedeleyebileceği gibi suç isnadıyla ilgili yargılama söz konusu olduğunda masumiyet karinesini de ihlal edebilecektir (Gurbet Çoban, § 44).
14. İzmir Valiliğinin 16/10/2017 tarihli ve 64443 sayılı genelgesinde özetle, "13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca, yaralanmalı veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazası olayları haricinde, teknik cihazla yapılan alkol ölçümüne itiraz edilmesi hâlinde yeniden ölçüm zorunluluğu bulunmadığı; bu nedenle sürücülerin, resmî yazıyla veya görevli nezaretinde sevk edilmeleri haricinde (diğer bir deyişle kendi imkânlarıyla gelmeleri hâlinde), mevzuat hükümleri uyarınca mümkün olmaması nedeniyle sağlık kuruluşlarında alkol ölçümü yapılmaması gerektiği" ifadelerine yer verilmiştir. Bununla birlikte söz konusu genelgenin -İtiraz Merciinin karar tarihi itibarıyla derdest olan bir davada verilmiş olan- (Kapatılan) Danıştay 15. Dairesince 12/9/2018 tarihinde yürütmesinin durdurulduğu anlaşılmıştır.
15. Başvurucuya isnat edilen alkollü araç kullanma eylemi, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen tutanağa dayanılarak delillendirilmiştir. Hâkimlik, başvurucunun görevlilerce yapılan alkol ölçümünün doğru olmadığı gibi yasal sınırlar üzerinde alkollü de olmadığı yönündeki iddiasını ispatlama imkânının ortadan kaldırıldığı, görevli memurlarca yapılan ölçüm sonucu esas alınarak tesis edilen itiraz konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle bu itirazı kabul ederek idari yaptırım kararlarını kaldırmıştır. İtiraz Mercii ise Komutanlık tarafından yapılan itirazı kabul ederken tutanağın aksini ispatlayacak yeterli ve geçerli bir belge sunulmadığına vurgu yapmıştır. Başvurucu, bu tutanağın gerçekliğiyle çelişen, güvenilirliğine şüphe düşüren çeşitli iddialar öne sürmüştür. Ancak İtiraz Mercii bu iddiaları değerlendirmeksizin başvurucunun tutanağın aksini ispatlayacak delil gösteremediği sonucuna ulaşmıştır.
16. İtiraz Merciinin bu değerlendirmesi ispat yükünü ters çevirecek mahiyettedir. Kuşkusuz adil yargılanma hakkı suç isnadıyla ilgili yargılamalarda bile mahkemelerin fiilî ve hukuki karinelere dayanmasını bütünüyle yasaklamamaktadır. Ancak suç isnadına ilişkin bir yargılamada karinenin adil yargılama hakkını ihlal etmemesi için karineyle kişinin otomatik olarak suçlu ilan edilmemesi, bu bağlamda karinenin aksinin ispat edilebilir nitelikte olması ve başvurucunun karinenin aksini ispatlama gayesiyle yaptığı açıklama ve sunduğu delillerin mahkeme tarafından titizlikle ele alındığının gösterilmiş olması gerekir (Gurbet Çoban, § 47).
17. Somut olayda alkolmetrenin yanlış ölçüm yaptığını ileri süren başvurucu, Hastaneye müracaat ederek alkol testi yaptırmak istemiştir. Başvurucunun bu talebi, Valiliğin genelgesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Hâlbuki başvurucunun toplatılmasını talep ettiği delil ancak kurumlar aracılığıyla elde edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulamadığı delilin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında dezavantajlı bir konuma düşürülmüş; yargılamada silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ihlal edilmiştir.
18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
19. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
20. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
21. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
22. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat, başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından da maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bergama Sulh Ceza Hâkimliğine (2022/869 D.İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Dikili Sulh Ceza Hâkimliğine (2021/589 D.İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.