ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2022/41543 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2022/41543 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 2/7/2025 tarihli ve 2022/41543 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

MEHMET CAN TARHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/41543)

Karar Tarihi: 2/7/2025

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Yıldız SEFERİNOĞLU

Kenan YAŞAR

Ömer ÇINAR

Metin KIRATLI

Raportör

:

Hüseyin ERAL

Başvurucu

:

Mehmet Can TARHAN

Vekili

:

Av. Erdal KUZU

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuruda, adil yargılanma hakkının başkaca güvencelerinin ihlal edildiği iddiaları da bulunmaktadır.

2. Başvuruya konu olayın gerçekleştiği tarihte acil çağrı merkezini arayan M.H.A.nın müşteki B.A.nın bir evde alıkonulduğuna ilişkin ihbarı doğrultusunda başvurucu ile birlikte şüpheliler E.Y. ve H.B. hakkında yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları kapsamında soruşturma başlatılmıştır.

3. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından gerçekleştirilen soruşturma işlemleri doğrultusunda, müşteki B.A. ile ihbarı yapan bilgi sahibi M.H.A.nın beyanlarına başvurulmuş, müşteki hakkında adli muayene raporu temin edilmiş ve yine şüpheliler E.Y. ve H.B.nin ifadeleri alınmıştır. Ayrıca ihbar üzerine olay yerine gelen kolluk görevlileri tarafından, olay yerine geldiklerinde müştekiyi evin önünde oturur vaziyette gördüklerine ve müştekiye ait cep telefonunun şüpheli E.Y. tarafından rızaen kendilerine teslim edildiğine dair Olay Tespit Tutanağı da tanzim edilmiştir.

4. İhbarı yapan M.H.A. verdiği ifadesinde; sokakta bulunan müstakil bir evden sesler gelmesi üzerine eve baktığında pencerede bulunan bir kişinin bez sallamak ve bağırmak suretiyle yardım istediğini gördüğünü, müşteki B.A. olduğunu daha sonradan öğrendiği bu kişinin kendisine alıkonulduğunu ve polisi aramasını söylemesi üzerine acil çağrı merkezini aradığını beyan etmiştir. Müşteki B.A. ise uyuşturucu madde satın almak için beklediği esnada başvurucu ile birlikte diğer şüpheliler E.Y. ve H.B.nin yanına geldiklerini, bu kişilerle birlikte olayın gerçekleştiği eve gittiklerini, uyuşturucu kullandıktan kısa süre sonra şüpheliler E.Y. ve H.B ile başvurucunun kendisini darbetmeye başladıklarını, üzerinde bulunan bir miktar para ile cep telefonunu aldıktan sonra kendisini tehdit edip başka bir odaya kilitlediklerini beyan etmiştir. Müşteki B.A. ayrıca sabah saatlerinde camdan tişörtünü sallayıp yolda gördüğü kişiden yardım istediğini, başvurucu ve diğer şüphelilerin yardım istediğini görmeleri üzerine kendisini dışarı çıkarttıklarını ve kısa süre sonra da polislerin geldiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.

5. Başvurucu soruşturma aşamasındaki beyanlarında özet olarak diğer şüpheliler H.B. ve E.Y. ile birlikte araçla gezdikleri esnada yolda müşteki B.A.yı araçlarına aldıklarını, daha önceki bir olaydan dolayı diğer şüphelilerle birlikte müştekiyi darbetmeye başladıklarını, daha sonra müştekinin kalacak yeri olmadığı için evlerinde kalmalarına izin verdiklerini, sabah olunca müştekiyi evden kovduklarını, bir süre sonra ise polislerin geldiğini beyan etmiştir.

6. Diğer taraftan şüpheli E.Y. ifadesinde; müştekinin ismini bu olay öncesinde mahallelerinde uyuşturucu madde sattığı için duyduğunu, olay günü diğer şüphelilerle birlikte araçla gezerken müştekiyi görüp arabaya bindirdikten sonra eve götürdüklerini, uyuşturucu sattığı için müştekiyi darbettiğini, sonrasında müştekinin üzerinde uyuşturucu madde bulduklarını, sabaha kadar birlikte oturduklarını, sabah ise müştekinin evden ayrıldığını ve polislerin geldiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Diğer şüpheli H.B.nin ise bir arkadaşının ricası üzerine müştekinin kalacak yeri olmadığı için müştekiye yardım etmeye karar verdiğini, daha sonra başvurucu ve şüpheli E.Y. ile birlikte müştekiyi araçla alıp evlerine götürdüklerini, evde konuşurken müştekinin mahallelerinde uyuşturucu satan kişi olduğunu anladıklarını, bunun üzerine şüpheli E.Y.nin müştekiyi darp ettiğini, üzerini aradıklarında uyuşturucu madde bulduklarını, akşam evde kalmasına izin verdikten sonra müştekinin sabah evden ayrıldığını ve sonrasında polislerin eve geldiğini beyan etmiştir. Başvurucu ve şüpheliler, soruşturma aşamasındaki bu beyanlarını müdafii hazır bulunmaksızın vermişlerdir.

7. Müştekiye ait 30/5/2018 tarihli genel adli muayene raporunda müştekinin baş oksipital bölgesinde şişlik ve sol kol humerusta dermabrazyon bulunduğu tespit edilmiştir.

8. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun -diğer şüphelilerle birlikte- kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçlarından cezalandırılması talebiyle 26/12/2018 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle başvurucu ve diğer şüphelilerin müştekiyi darbederek parasını ve telefonunu almak ve yine müştekinin evden çıkmasına izin vermemek suretiyle üzerilerine atılı gece vakti birden fazla kişi ile birlikte nitelikli yağma ve birden fazla kişi ile birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını iştirak hâlinde işledikleri iddia edilmiştir.

9. İddianamenin kabulüyle açılan dava, Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Mahkeme 14/1/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- müşteki B.A.nın şikâyet ve delillerinin tespiti bakımından beyanının alınması ve yine tanık M.H.A.nın dinlenmesi amacıyla istinabe mahkemelerine yazı yazılmasına karar verilmiştir.

10. Yargılama dört celsede tamamlanmıştır. Birinci celse öncesinde müşteki B.A.nın istinabe mahkemesi tarafından alınan beyanları dosyaya gönderilmiştir. Müşteki önceki beyanlarını tekrar etmiştir. Birinci celsede sanıkların müdafii huzurunda savunmaları alınmıştır. Sanık H.B. Mahkeme huzurundaki savunmasında, müştekiyi kalacak yeri olmadığı için evlerine götürdüklerini, sabah gürültü duyarak uyandığını, sanık E.Y.nin müşteki ile uyuşturucu nedeniyle tartıştıklarını gördüğünü, bu sırada komşuları olan tanık M.H.A.nın yanlarına geldiğini, tanığa polisi aramasını söylediklerini ve daha sonra polisin geldiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Sanık H.B. soruşturma aşamasındaki beyanını polis baskısı nedeniyle verdiğini ileri sürmüştür. Sanık E.Y. de diğer sanık H.B.nin Mahkeme savunmaları ile aynı yönde beyanda bulunmuş, benzer şekilde soruşturma aşamasındaki beyanlarını polisin baskısı altında verdiğini ileri sürmüştür.

11. Aynı celsede dinlenen başvurucu; müştekinin, evlerine misafir olarak geldiğini, sabah bağrışma sesleri duyması üzerine müştekinin yanına gittiğini, müşteki ile sanık E.Y.nin uyuşturucu madde nedeniyle tartıştıklarını gördüğünü, bu sırada tanık M.H.A.nın da eve geldiğini, tanığın polisi aradığını, daha sonrasında müştekinin evde unuttuğu cep telefonu ve uyuşturucuyu polise teslim ettiklerini beyan etmiştir. Başvurucu, soruşturma beyanlarındaki çelişkiyi polislerin kendisine yaptığını iddia ettiği baskıya dayandırmıştır. Mahkeme, tanık M.H.A.nın beyanlarının dönüşünün beklenmesi amacıyla celseyi ertelemiştir.

12. Üçüncü celse öncesinde istinabe mahkemesi tarafından tanık M.H.A.nın soruşturma aşamasındaki ifadesi ile benzer yönde vermiş olduğu beyanları dosyaya gönderilmiştir. Üçüncü celsede tanık M.H.A.nın beyanları duruşmada başvurucu müdafiine okunmuştur. Başvurucu müdafii tanık beyanına karşı tanığın duruşmaya çağrılmak suretiyle huzurda dinlenmesine yönelik talepte bulunmuştur. Mahkeme tanığın yeniden dinlenmesine yönelik talebin reddine karar vermiştir. Bu celsede Cumhuriyet savcısı tarafından esas hakkındaki mütalaa sunulmuştur. Mütalaada başvurucu ile sanıkların yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edilmiştir. Mahkeme, mütalaaya karşı yazılı savunma sunmak üzere taraflara süre verdikten sonra duruşmayı ertelemiştir.

13. Son celsede başvurucu ve müdafii; tanık beyanının usule aykırı şekilde alındığını, savunma haklarının kısıtlandığını ve müştekinin beyanlarının çelişkili olduğunu ifade etmiştir. Mahkeme, başvurucunun cebir ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, üzerine atılı bulunan yağma suçu bakımından ise faydalanma kastının bulunmaması nedeniyle beraatine karar vermiştir. Mahkeme; müştekinin uyuşturucu almak amacıyla başvurucu ve diğer sanıklarla buluştuğunu, başvurucunun da içinde bulunduğu araca binerek hep birlikte sanık E.Y.ye ait eve gittiklerini, bir süre sonra başvurucu ve diğer sanıkların birlikte müştekiyi darbettiklerini, müştekinin cep telefonunu aldıklarını ve müştekiyi ayrı bir odaya kapattıklarını kabul etmiştir. Mahkeme ayrıca müştekinin odadan çıkamaması üzerine bu defa camdan tişörtünü sallayarak tanık M.H.A.dan yardım istediğini, müştekinin yardım aldığının başvurucu ve sanıklar tarafından görülmesi üzerine müştekinin evden çıkmasına izin verdiklerini kabul etmiştir. Gerekçeli kararın mahkûmiyet kararı verilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna konu eylemleri bakımından yapılan değerlendirmede; sanıkların katılanın rıza ile evlerine gelmesine rağmen daha sonra katılanı darp ederek evden ayrılmasına izin vermedikleri, sabaha karşı katılanın yardım istemesi üzerine polislerin olay yerine gelmeleri ile katılanın evden çıkmasına izin vermeleri nedeniyle sanıkların katılana karşı iddia edilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu iştirak hâlinde işledikleri mahkememizce sabit görülmüştür."

14. Başvurucu; istinaf dilekçesinde -diğer nedenlerle birlikte- müşteki B.A. ile tanık M.H.A.nın beyanlarının istinabe mahkemesi tarafından alınması nedeniyle tanık anlatımlarının güvenilirliğinin denetlenemediğini belirtmiştir. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) yapmış olduğu istinaf incelemesi neticesinde vermiş olduğu9/2/2022 tarihli karar ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair kesin karar vermiştir. Ceza Dairesi yağma suçu yönünden ise "...sanıkların nitelikli yağma suçunu işledikleri sabit olmasına rağmen, sanıkların katılana ait telefonu faydalanma kastıyla almadıkları şeklindeki yanlış gerekçe ile beraatlerine karar verildiğini" belirterek bozma kararı vermiştir.

15. Başvurucu, istinafta kesinleşen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden 18/3/2022 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Diğer taraftan ise Ceza Dairesinin yağma suçu yönünden vermiş olduğu bozma kararı doğrultusunda dosya Mahkemeye gönderilmiştir.

17. Mahkeme, yağma suçu yönünden 15/3/2022 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda başvurucu, sanıklar E.Y. ve H.B. ile müştekinin hazır edilmesi yönünde işlem yapılmasına karar verilmiştir.

18. Birinci celsede başvurucu ile müdafii bizzat hazır bulunmuştur. Müşteki B.A. ise bulunduğu ceza infaz kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yolu ile duruşmaya katılmıştır. Mahkemece bozma kararına karşı başvurucu ve müştekinin beyanları alınmıştır. Başvurucu ve müdafii bozma kararını kabul etmediklerini, huzurda dinlenmeyen tanığın Mahkeme tarafından dinlenmesi amacıyla işlem yapılmasını talep etmiştir. Müşteki ise şikâyetinin devam ettiğini beyan etmiştir. Mahkeme duruşmaya katılmayan sanıklar E.Y. ve H.B.nin zorla getirilmelerine, bozma kararında tanığın beyanları yönünden bir değerlendirme bulunmadığı gerekçesiyle de başvurucunun tanık M.H.A.nın yeniden dinlenmesine yönelik talebinin reddine karar vermek suretiyle celseyi ertelemiştir.

19. Mahkeme üçüncü celsede sanıklar E.Y. ve H.B. hakkında düzenlenen zorla getirme emrine rağmen duruşmalara katılmamaları nedeniyle haklarında yakalama emri çıkarılmasına karar vermiştir. Sanık E.Y. 25/1/2023 tarihinde yakalanmış ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarını tekrar ederek bozma kararını kabul etmediğini beyan etmiştir. Diğer sanık H.B. ise yakalama sonrasında vermiş olduğu 31/1/2023 tarihli beyanında önceki savunmalarını tekrar ettiğini ve bozma kararını kabul etmediğini beyan etmiştir.

20. Son celsede Cumhuriyet savcısı tarafından başvurucu ile diğer sanıkların yağma suçunu iştirak hâlinde işledikleri yönünde esas hakkındaki mütalaa verilmiştir. Başvurucu ve müdafii önceki savunmalarını tekrar etmiştir. Mahkeme, değer azlığı hükümlerini de uygulamak suretiyle başvurucunun birden fazla kişi tarafından gece vakti yağma suçundan 4 yıl 7 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkemenin olayın gerçekleşme şekline ilişkin kabulü bozma öncesi ile aynı doğrultudadır (bkz. § 13). Yağma suçu bakımından gerekçeli kararın ilgili kısmı ise şu şekildedir:

"...Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, sanık savunmaları, katılan beyanı ve katılan beyanı ile uyumlu tanık [M.H.A.nın] beyanı, olay yakalama rızaen teslim ve muhafaza altına alma tutanağı nazara alındığında, sanıkların üzerlerine atılı nitelikli yağma suçunu işlediklerinin sabit olduğu ... olayımızda sanıkların, katılanın kafasına yumruk atmak ve katılanı hep birlikte darp etmek suretiyle katılana ait tuşlu cep telefonunu katılanın elinden zorla aldıkları, katılana ait tuşlu cep telefonunun arama yapılan konutta bulunduğu, bunun ise arama tutanağı ve diğer delillerle sabit olduğu, bu itibarla faydalanma amacının da gerçekleştiği ve bu şekilde suçun unsurlarının oluştuğu ..."

21. Başvurucu; istinaf dilekçesinde -diğer nedenlerle birlikte- tanık M.H.A.nın beyanlarının istinabe mahkemesi tarafından alınması nedeniyle tanık anlatımlarının güvenilirliğinin denetlenemediğini belirtmiştir. Ceza Dairesi 8/11/2023 tarihli kararla yağma suçu yönünden yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair kesin karar vermiştir.

22. Başvurucu, nihai kararı 10/12/2023 tarihinde öğrendikten sonra 4/1/2024 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

23. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

24. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir. Aralarında kişi ve konu yönünden hukuki irtibat bulunan 2024/1543 numaralı bireysel başvuru ile 2022/41543 numaralı bireysel başvurunun birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.

A. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Yönünden Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

25. Başvurucu, beyanları mahkûmiyet hükmüne belirleyici ölçüde esas alınan tanık ve müştekinin duruşmada dinlenmemesi nedeniyle tanık ve müştekiye soru sorma imkânı elde edemediğini belirterek tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; duruşmada okunan tanık ifadelerine karşı başvurucu ve müdafiine itiraz ve savunmalarını sunma imkânı tanındığı, tanık beyanının yanı sıra dosya kapsamındaki diğer sanık savunmaları, katılan beyanı, olay yakalama rızaen teslim ve muhafaza altına alma tutanağı, katılana ait tuşlu cep telefonunun arama yapılan konutta bulunduğuna ilişkin arama tutanağı ve diğer delillere de kararda yer verildiği, tanık beyanının tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

27. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

29. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesinin geçerli bir nedeninin varlığına bakılmalıdır. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014, §§ 34-56; Selçuk Demir [2. B.], B. No: 2014/9783, 22/1/2015, §§ 27-46; AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015, §§ 45-67; Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015, §§ 49-76; Orhan Güleryüz [1. B.], B. No: 2019/30221, 28/12/2021, §§ 33-42; Abdurrahim Balur [2. B.], B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay [1. B.], B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim [2. B.], B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51; Metin Akdemir (2) [1. B.], B. No: 2020/3964, 21/9/2022, § 36; Uğur Özcan [1. B.], B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40).

30. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, beyanı delil olarak kabul edilen tanıkların duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Mahkeme, adresleri yargı çevresi dışında bulunan tanık M.H.A. ile müşteki B.A.nın duruşmaya getirilmesinin zor olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapmamış; tanıkların adreslerinin yargı çevresi dışında olması istinabe yoluyla dinlenmeleri için yeterli bir sebep sayılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamasının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

31. Üçüncü celse okunan tanık M.H.A.nın beyanlarını kabul etmeyen başvurucu müdafii tarafından, tanığın mahkeme huzurunda yeniden dinlenmesine yönelik talebi Mahkeme tarafından kabul edilmemiştir (bkz. § 12). Mahkeme son celsede başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkemenin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden mahkûmiyet gerekçesini, müştekinin darp edildikten sonra odaya kapatıldığına ilişkin beyanları ile tanık M.H.A.nın müştekinin kendisinden yardım istemesi üzerine polisi aradığına ilişkin anlatımları doğrultusunda müştekinin olay yerine gelen polisler tarafından bulunmasına dayandırdığı anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle sorgulama imkânı tanınmayan tanık beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

32. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları kendi bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Dosyada tanık beyanlarını destekleyen başka deliller de bulunmaktadır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuşsa da başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkati çekilememiş, tanığın beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanık beyanda bulunurken gösterdiği tepkilerle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanları dışında başka delillere de dayanılmış olmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanıkları sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanık beyanları, belirleyici ölçüde hükme esas alınmış olduğu hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

34. Başvuruda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden, kararda varılan sonuca ve uygun görülen giderime göre başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine ilişkin şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

B. Yağma Suçu Yönünden Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

35. Başvurucu, beyanları mahkûmiyet hükmüne belirleyici ölçüde esas alınan tanık ve müştekinin duruşmada dinlenmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

36. Bakanlık görüşünde; duruşmada okunan tanık ifadelerine karşı başvurucu ve müdafiine itiraz ve savunmalarını sunma imkânı tanındığı, tanık beyanının yanı sıra dosya kapsamındaki diğer sanık savunmaları, katılan beyanı, olay yakalama rızaen teslim ve muhafaza altına alma tutanağı, katılana ait tuşlu cep telefonunun arama yapılan konutta bulunduğuna ilişkin arama tutanağı ve diğer delillere de kararda yer verildiği, tanık beyanının tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

37. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

38. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesinin geçerli bir nedeninin varlığına bakılmalıdır. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014, §§ 34-56; Selçuk Demir [2. B.], B. No: 2014/9783, 22/1/2015, §§ 27-46; AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015, §§ 45-67; Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015, §§ 49-76; Orhan Güleryüz [1. B.], B. No: 2019/30221, 28/12/2021, §§ 33-42; Abdurrahim Balur [2. B.], B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay [1. B.], B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim [2. B.], B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51; Metin Akdemir (2) [1. B.], B. No: 2020/3964, 21/9/2022, § 36; Uğur Özcan [1. B.], B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40).

39. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, beyanı delil olarak kabul edilen tanığın duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Mahkeme, adresi yargı çevresi dışında bulunan tanık M.H.A.nın duruşmaya getirilmesinin zor olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapmamış; tanık adresinin yargı çevresi dışında olması istinabe yoluyla dinlenmesi için yeterli bir sebep sayılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamasının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

40. Yağma suçu yönünden verilen mahkûmiyet kararına ilişkin olarak Mahkemenin gerekçeli karar içeriğine göre -duruşmada dinlenilmeyen tanık M.H.A.nın beyanları dışında-istinaf mahkemesince verilen bozma sonrasındaki aşamada Mahkemece huzurda dinlenen müşteki B.A.nın -aşamalarda vermiş olduğu birbiriyle uyumlu- anlatımları, darp olayının gerçekleşme şekli ile örtüşen müştekiye ait adli muayene raporu, başvurucu ile diğer sanıklar E.Y. ve H.B.nin yağma suçunun unsuru olan darp eylemine ilişkin soruşturma aşamasında alınan beyanları ile müştekiye ait cep telefonunun sanık E.Y. tarafından teslimine ilişkin kolluk tutanağı gözetilerek mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.

41. Diğer taraftan Mahkeme, müşteki B.A.yı yağma suçu yönünden verilen bozma sonrasında yapılan duruşmada başvurucu ve müdafii huzurunda SEGBİS vasıtası ile dinlemiş, başvurucu tarafın müştekiye soru sorabilmesine imkân da vermiştir (bkz. § 18). Bu doğrultuda müştekinin ilk olarak istinabe mahkemesi tarafından alınan beyanlarının sorgulanamamasına ilişkin başvurucu aleyhine ortaya çıkan durum bozma sonrasında sorgulanmasına imkân sağlanmak suretiyle telafi edilmiştir. Bu kapsamda müşteki B.A.nın huzurda dinlenmesiyle birlikte verdiği beyanları ile Mahkemece itibar edilen diğer delillere göre duruşmada sorgulanamayan tanık M.H.A.nın beyanlarının yağma suçu yönünden Mahkemeyi mahkûmiyet kararına götüren tek veya belirleyici nitelikte delil olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir. Başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânı bulmadığı tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olarak mahkûmiyette kullanılmadığının tespit edilmesi nedeniyle tanık sorgulama hakkı ile ilgili uygulanan testin üçüncü aşamasına yönelik bir inceleme yapılmamıştır.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Yağma Suçu Yönünden Diğer İhlal İddiaları

43. Başvurucunun yetersiz gerekçe ile karar verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Abdullah Topçu ([1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, §§ 74-79) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle, delillerin toplanmaması ve bir kısım talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Yüksel Hançer ([1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 14-21) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

44. Başvurucu; ihlalin tespiti ile tutar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

45. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

46. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın neticesiyle ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

47. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın yargılama evresindeki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar [1. B.], B. No: 2013/1664, 16/7/2014, § 53).

48. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat, başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

C. 1. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Yağma suçu yönünden tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Yağma suçu yönünden diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

F. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/13, K.2020/43) GÖNDERİLMESİNE,

G. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

H. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

İ. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

J. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-202241543-basvuru-numarali-karari