ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2022/22165 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2022/22165 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 25/6/2025 tarihli ve 2022/22165 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

ŞABAN KOŞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/22165)

Karar Tarihi: 25/6/2025

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

Rıdvan GÜLEÇ

KenanYAŞAR

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Hüseyin ERAL

Başvurucu

:

Şaban KOŞAN

Vekili

:

Av. Arzu BEYAZIT

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan gizli tanığın başvurucu (sanık) tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuru, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle başka temel hakların ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri de içermektedir.

2. Başvurucu, olayların meydana geldiği tarihte Kırşehir İl Millî Eğitim Müdürlüğünde maarif müfettişi olarak görev yapmaktadır.

3. Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır.

4. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması talebiyle 23/12/2020 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle; başvurucunun FETÖ/PDY liderinin çağrısı üzerine örgüte ait Asya Katılım Bankası A.Ş. (Bank Asya) isimli bankaya 31/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında yaklaşık olarak 3.000 TL ve 550 euro para yatırdığı, çocuklarını örgüte müzahir okula gönderdiği, ele geçen dijital materyallerinde örgüt liderine ait vaaz görüntüleri ile cep telefonunda ByLock ve Eagle isimli program kalıntılarının tespit edildiği belirtilmiştir. İddianamede ayrıca İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ait soruşturma dosyasında dinlenen Sızıntı kod isimli gizli tanığın başvurucuyu teşhis ederek "...Türkçe öğretmeni olarak İsviçre'ye gelen [başvurucunun] resmî öğretmenlik görevi haricinde Frauenfeld bölgesine İsviçre imamı [İ. B.] tarafından imam olarak atandığı, ... Millî Eğitim Bakanlığı'nın vermiş olduğu öğretmenlik yurt dışı görevi 5 sene olmasına rağmen Türkiye'de açılan millî eğitim müfettişlik sınavını kazandığını, bundan dolayı dönemin İsviçre ülke imamı [H.A.nın] talimatı ile 3. senenin sonunda Türkiye'ye dönerek Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi olduğu" şeklindeki beyanları doğrultusunda atılı suçu işlediği iddia edilmiştir.

5. İddianamenin kabulüyle açılan dava, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Mahkeme 12/1/2021 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- Bank Asya hesap hareketlerinin istenmesine, başvurucunun kullanımında bulunan GSM numaralarına ilişkin HTS kayıtlarının celbine, başvurucunun çocuklarının eğitim gördüğü okulların araştırılmasına ve Sızıntı kod isimli gizli tanığın dinlenmesi yönünde işlem yapılmasına karar verilmiştir. Mahkeme, başvurucunun Bank Asya hesabıyla ilgili bilirkişi raporu alınmasına yönelik bir ara kararı ise almamıştır.

6. Yargılama iki celsede tamamlanmıştır. Mahkeme, Sızıntı kod isimli gizli tanığın ilk celse öncesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla dinlenmesi amacıyla istinabe mahkemesi tarafından15/2/2021 tarihinde hazır edilmesini istemiştir. Aynı zamanda, başvurucu müdafiine de gizli tanığa sorulmasını istediği soruların yazılı olarak dosyaya bildirilmesi şerhini içeren davetiye gönderilmiştir. Başvurucu ise Mahkemeye sunduğu 15/2/2021 tarihli dilekçesinde gizli tanık ile yüzleşmek ve kendisine soru sormak istediğini bildirmiştir. Başvurucu müdafiine gönderilen söz konusu davetiyenin gizli tanığın dinlendiği duruşmadan sonra 17/2/2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de müdafiinin 15/2/2021 tarihli dilekçesiyle tanıkla ilgili bilgi sahibi olmamaları nedeniyle gizli tanığa sorulmasını istedikleri soru bulunmadığını bildirdiği anlaşılmaktadır.

7. Mahkeme 15/2/2021 tarihinde dosyanın sürüncemede kalmaması, olayın niteliği, tanığın kimliğinin korunması bakımından var olan hukuki yarar ve gizlilik esası gerekçesiyle gizli tanığın dinlenmesi amacıyla resen celse açmıştır. Celsede başvurucu ve müdafii hazır bulunmamıştır. Sızıntı kod isimli gizli tanık istinabe mahkemesi tarafından SEGBİS vasıtasıyla hazır edilmiştir. Gizli tanık Sızıntı, Mahkeme beyanlarında özet olarak daha önce örgütün Avrupa yapılanması hakkında beyanda bulunduğunu, başvurucunun Türkçe öğretmeni olarak yurt dışına atandığını, resmî öğretmenlik görevi dışında Frauenfeld bölgesinde İsviçre imamı İ.B. tarafından imam olarak atandığını, yurt dışı öğretmenlik süresinin 5 yıl olmasına rağmen Türkiye'deki müfettişlik sınavını kazanması sonrasında İsviçre ülke imamı H.A.nın talimatı doğrultusunda Türkiye'ye dönerek müfettiş olduğunu beyan etmiştir.

8. Mahkeme birinci celsede gizli tanık beyanının alındığını belirtmiş ancak gizli tanığın beyanlarını ayrıca ve açıkça okuyarak başvurucunun beyan ve itirazlarını sormamıştır. Başvurucu, bu aşamada yaptığı savunmalarında; Bank Asya hesabını faizsiz bankacılık ve yüksek kâr payı getirdiği için açtığını, talimat üzerine para yatırmadığını, diğer bankalarda da hesabının olduğunu, çocuklarını başörtüsü yasağı nedeniyle adı geçen okullara gönderdiğini beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca İsviçre'ye Türkçe öğretmeni olarak görevlendirildiğini, müfettiş olabilmek için yurt dışı görev süresi olan beş yılı beklemeden 2000 yılında Türkiye'ye müfettiş olarak döndüğünü, gizli tanığın beyanında geçen İ.B.yi camiden tanıdığını, H.A.yı ise tanımadığını beyan etmiştir. Başvurucunun alınan savunmasından sonra Cumhuriyet savcısı tarafından esas hakkında mütalaa verilmiştir. Başvurucu ve müdafiine esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için süre verilerek celse ertelenmiştir.

9. İkinci celsede başvurucu, önceki savunmaları doğrultusunda atılı suçu işlemediğini beyan etmiştir. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme gerekçeli kararında; başvurucudan ele geçen dijital materyallerle ilgili düzenlenen raporda örgüt liderine ait vaaz görüntülerinin tespit edilmiş olduğunu, başvurucuya ait cep telefonunda ByLock, Eagle, Psiphon, Clean Them All isimli örgüt mensuplarınca kullanıldığı bilinen programlara ait kalıntıların bulunduğunu ve Bank Asya hesabında 2014 yılı Ağustos ayına kadar 0,11 TL bakiye bulunmasına rağmen çağrı dönemiyle uyumlu olacak şekilde artış yapıldığını belirtmiştir. Diğer taraftan gerekçede, Sızıntı kod isimli gizli tanığın başvurucunun İsviçre imamı İ.B. tarafından Frauenfeld bölgesine imam olarak atandığı, yurt dışı görev süresi beş yıl olmasına rağmen Türkiye'de açılan millî eğitim müfettişlik sınavını kazanması üzerine dönemin İsviçre ülke imamı H.A.nın talimatıyla üçüncü senenin sonunda Türkiye'ye dönerek Millî Eğitim Bakanlığı müfettişi olduğu yönündeki beyanlarına da dayanıldığı anlaşılmaktadır.

10. Başvurucunun istinaf talebi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin25/5/2021 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Başvurucu, 17/8/2021 tarihli temyiz dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- gizli tanığın mahkeme huzurunda dinlenmediğini ve gizli tanıkla yüzleştirilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. Hüküm, temyiz kanun yolu denetiminden geçerek 22/12/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

11. Başvurucu, nihai kararı 27/2/2022 tarihinde öğrenmiş; 2/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

13. Başvurucu, sorgulanamayan gizli tanık beyanlarının hükme esas alınması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleriyle somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınmasının gerekli olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurulara ilişkin olarak birçok kararında tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015; AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015; Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014). Buna göre bir sanığın kendisi hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir. Böylelikle sanık, aleyhindeki tanık beyanlarının zayıf/itibar edilmez noktalarını ortaya koyup çelişmeli yargılama ilkesine uygun olarak onların güvenilirliğini huzurda sınayabilecek (test edebilecek), tanığın inandırıcılığı ve güvenilirliği bakımından sorduğu sorularla kendi lehine sonuçlar ortaya çıkarabilecek ve yargılama makamının uyuşmazlık konusu olayı sadece iddia makamının ileri sürdüğü şekliyle değil savunmanın argümanlarıyla da algılamasını sağlayabilecektir (AZ. M., § 55).

17. Ancak bazı olaylarda tanığın kim olduğunun sanıklar tarafından bilinmesi, tanığın kendisi veya yakınları için tehlike doğurabilir. Tanıklık yapacak olanların misillemeye uğramaktan korkmak için haklı sebepleri bulunabilir. Ayrıca örgütlü suçla mücadelede tanığın kimliğinin gizli tutulması hafife alınamaz. Örgütlü suçlardaki artış, bazı tedbirlerin alınmasını gerektirebilir. Bununla birlikte bir tanığın kimliği bu nedenle saklı tutulmuşsa savunma tarafının ceza yargılamalarında normal koşullarda bulunmayan zorluklarla karşı karşıya kalabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır (Baran Karadağ, § 57).

18. Bu durumda ilk olarak tanığın kimliğini gizlemek için makul gerekçelerin olup olmadığının ve ikinci olarak gizli tanık ifadesinin verilecek hükmün dayandığı tek veya belirleyici temel olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Gizli tanık beyanının mahkeme kararının dayandığı tek veya belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra üçüncü olarak savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir. Hükmün büyük ölçüde veya yalnızca gizli tanığın ifadesine dayanması durumunda yargılama detaylı incelemelere tabi tutulmalıdır. Eğer sanık veya müdafii tarafından güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sorgulanmamış tanık delili, mahkeme kararının dayandığı esas veya belirleyici delilse ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemişse adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olabilir (Baran Karadağ, §§ 68, 72).

19. Somut olayda gizli tanık Mahkemece celse arasında ve başvurucu, hazır bulunmaksızın SEGBİS yoluyla dinlenmiştir. Dosyada başvurucunun gizli tanıkla yüzleşmek ve tanığa soru sormak istediğine dair Mahkemeye sunmuş olduğu dilekçe mevcuttur. Başvurucu; gizli tanık beyanlarını kabul etmediğini de beyan etmiştir. Tanığın kimliğinin neden gizlendiği, tanığın neden savunmanın katılmadığı celsede dinlenildiği duruşma tutanakları ve gerekçeli karardan anlaşılamamıştır. Ancak bunlara ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı gizli tanık/tanıklar tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

20. Mahkemenin başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm olmasında esas olarak dijital materyallerinde örgüt liderine ait vaaz içeren dijital deliller bulunması, cep telefonunda ByLock ve diğer bir kısım uygulama kalıntısının tespit edilmesi, Bank Asya hesap hareketlerinde talimat dönemiyle uyumlu artış bulunması ve Sızıntı isimli gizli tanık beyanlarına dayandığı görülmektedir. Başvurucu hakkındaki gerekçeli karar incelendiğinde, duruşmada dinlenmeyen gizli tanığın başvurucu aleyhine verdiği beyanların ve diğer delillerin ağırlığı hususunda Mahkemece herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmüştür.

21. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin örgütle iltisaklı Bank Asya'ya örgüt liderinin talimatıyla ve terör örgütüne yardım etme kastıyla destek amaçlı para yatırdıklarına ilişkin kesin ve inandırıcı delil bulunmaması durumunda, mevcut şüphe sanık lehine değerlendirilmektedir (birçok karar arasından bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25/11/2024 tarihli ve E.2022/24737, K.2024/15026; 12/12/2024 tarihli ve E.2022/30656, K.2024/18046; 23/12/2024 tarihli ve E.2022/34231, K.2024/19255 sayılı kararları).

22. Yargıtay uygulamasında kişilerde salt Fetullah Gülen'e ait ses veya videolara ilişkin dijital veriler ele geçirilmesinin silahlı terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği, anılan kararlarda dosya kapsamına göre toplanması gerektiği belirtilen diğer delillere değinildikten sonra suçun sübutu açısından tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır [(Kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 1/3/2018 tarihli ve E.2017/3481, K.2018/710; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2/5/2023 tarihli ve E.2021/17056, K.2023/2493 sayılı kararları].

23. Yargıtay, sanıktan ele geçirilen dijital materyallerde salt ByLock kalıntısı bulunduğuna dair dijital veri raporu doğrultusunda mahkûmiyet kararı verilemeyeceğini kabul etmektedir [(Kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/11/2019 tarihli ve E.2019/8435, K.2019/6977 sayılı kararı]. Benzer şekilde Eagle program kalıntısının sanık aleyhinde değerlendirilmeyeceğine karar veren ilk derece mahkemesi kararının onanmasına da karar vermiştir (Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 22/3/2023 tarihli ve E.2022/318, K.2023/1442 sayılı kararı).

24. Gerekçeli karar ve Yargıtay uygulaması gözönünde bulundurulduğunda, gizli tanığın başvurucunun İsviçre ülke imamı tarafından imam olarak atandığına ve yurt dışı görev süresi bitmeden talimat üzerine Türkiye'ye dönerek müfettiş olarak çalışmaya başladığına ilişkin beyanlarının, başvurucunun terör örgütüyle bağlantılı olduğuna dair olguyu ortaya koymada dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Hükmün esas olarak gizli tanık anlatımlarına dayandığı görülmektedir. Diğer bir ifadeyle sözü geçen olayda gizli tanık anlatımları tek olmasa da belirleyici delil olmuştur.

25. Gizli tanık beyanının Mahkeme kararında belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir. Yeterli dengeleyici faktörlerin somut olayda mevcut olup olmadığı dikkatli bir şekilde incelendiğinde, celse arasında ifadesi alınan gizli tanığın beyanının taraflara okunduğuna ilişkin bir husus duruşma tutanaklarında açıkça yer almamışsa da bu beyanların dosya arasına konularak savunma tarafına açık hâle getirildiği görülmüştür. Gizli tanık SEGBİS'te Mahkeme heyeti tarafından dinlendiğinden heyetin tüm üyeleri tanığın tepkilerini doğrudan gözlemleyebilmiştir. Diğer taraftan gizli tanık hazır bulunduğu istinabe mahkemesi vasıtasıyla SEGBİS ile dinlenmiş ise de tanığın beyanlarının görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle kaydedildiğine ilişkin bir kayıt da bulunmamaktadır.

26. Bununla birlikte başvurucu ve müdafii, gizli tanık beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses bağlantısı yoluyla da olsa gizli tanığı sorgulayamamış, sorulan sorulara verdiği cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden gizli tanığın beyanları arasındaki çelişkilere mahkemenin dikkatini çekememişlerdir. Diğer bir ifadeyle savunma tarafı böylelikle sorgulama yoluyla gizli tanığın güvenilirliğini test edememiştir. Söz konusu tanığın beyanları daha sonra dosya arasına alınarak ilk derece mahkemesince sanık (başvurucu) ve müdafiinin denetimine sunulmuş ise de bu durum tanık beyanına karşı yeterli bir itiraz imkânı olarak değerlendirilemez.

27. Sonuç olarak gizli tanığın kimliğinin neden gizlendiği, bu tanığın neden savunmanın hazır bulunduğu celselerde dinlenilmediği hususunda bir gerekçeye yer verilmediği, hükmün belirleyici ölçüde gizli tanık ifadelerine dayandırıldığı ve sanık (başvurucu) lehine alınan teminatlar gözetildiğinde tanığın menfaatleri ile sanığın adil yargılanma ölçütleri içinde yer alan haklarının adil bir şekilde dengelenmediği görülmüştür.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Ömer ÇINAR bu sonuca katılmamıştır.

29. Başvuruda tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden, kararda varılan sonuca ve uygun görülen giderime göre başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer şikâyetleri ile suçta ve cezada kanunilik ilkesine ilişkin şikâyetleri hakkında ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

30. Başvurucunun yargılama aşamasında özel hayatını anlatmak zorunda kalması ve banka, dijital materyaller ile çocuklarının okullarının araştırılması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının, dijital materyaller ile diğer delillerin ceza yargılaması kapsamında ve Mahkeme kararı doğrultusunda elde edildikleri, bu delillerin başvurucunun özel hayatını neden ve nasıl etkilediğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı da gözetildiğinde Cemal Günsel ([GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

31. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

32. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

33. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

34. Tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer bir ifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın yargılama evresindeki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar [1. B.], B. No:2013/1664, 16/7/2014, § 53).

35. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

D. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/9, K.2021/48) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/6/2025 tarihinde karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-202222165-basvuru-numarali-karari