AYM'nin 2022/105760 başvuru numaralı kararı
Anayasa Mahkemesi'nin 13/5/2025 tarihli ve 2022/105760 başvuru numaralı kararı
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
B.A. BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2022/105760) |
Karar Tarihi: 13/5/2025 |
İKİNCİ BÖLÜM |
KARAR |
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
Rıdvan GÜLEÇ |
||
Kenan YAŞAR |
||
Yılmaz AKÇİL |
||
Raportör |
: |
Aydın AYGÜN |
Başvurucu |
: |
B.A. |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun görüş sırasında eşya ve kitap alma talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/12/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, olayların yaşandığı dönemde Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hükümlü olarak bulunmaktadır.
6. Başvurucu, kurum idaresine yazdığı 5/9/2022 tarihli dilekçe ile gerçekleştireceği görüşlerde elden eşya ve kitap tesliminin yapılması yönünde bir talepte bulunmuştur.
7. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (İdare ve Gözlem Kurulu) başvurucunun talebini değerlendirmiş ve reddetmiştir. Ret kararında Ceza İnfaz Kurumunun hükümlü ve tutuklu mevcudunun 1152 kişi olduğu ve kapasitesinin üzerinde hükümlü ve tutuklunun barındırıldığı belirtilmiştir. Kapasitenin üzerinde hükümlü ve tutuklu bulunmasına bağlı olarak personelin yetersiz kalması, görüşlerde alınacak eşya ve kitapların aranması esnasında fazladan iş yükünün ortaya çıkacağı ve personel yetersizliği gözönünde bulundurulduğunda bu durumun kurum açısından güvenlik zaafiyeti oluşturacağı değerlendirilmiştir.
8. Başvurucu, İdare ve Gözlem Kurulu kararına karşı Bolu İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik, şikâyete konu kurul kararında yer alan gerekçelerin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle şikâyetin reddine karar vermiştir.
9. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.
10. Başvurucu, nihai hükmü 18/11/2022 tarihinde öğrendikten sonra 15/12/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlüye dışarıdan gönderilen hediyeyi kabul etme hakkı" başlıklı 69. maddesi şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü, iki ayda bir kez, ayrıca dinî bayram, yılbaşı veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir. Çocuk ve altmış beş yaşını tamamlamış hükümlüler ile beraberinde çocuğu bulunan kadın hükümlüler, idare ve gözlem kurulu tarafından alınacak karar doğrultusunda belirtilen zaman dilimi dışında da hediye kabul edebilir. Bunun esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir."
12. 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in (İnfaz Yönetmeliği) "Dışarıdan gönderilen hediyeleri kabul etme hakkı" başlıklı 77. maddesinin ilgili (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül, Kasım aylarının ilk haftasında ve dinî bayramlarda, her yıl 31 Aralık günü yılbaşı sayılarak yılbaşında veya kendi doğum günlerinde dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği ve kişilerin sağlığı için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul etme hakkına sahiptir.
(2) Hediye kabulüne ilişkin aşağıdaki esaslar uygulanır:
a) Hükümlü, hediye olarak ancak kitap veya giyim eşyası kabul edebilir. Hediye olarak
kitabın ücreti de gönderilebilir, bu durumda kitap, kurum kantini aracılığıyla temin edilir.
b) Hediye, ziyaretçi tarafından verilebileceği gibi posta veya kargo yolu ile de gönderilebilir.
c) Bir hükümlü, aynı tarih için bir kez hediye kabul edebilir.
ç) Gönderilen eşya, güvenlik ve hijyen kontrolünden geçirilir.
d) Kurumlarda bu amaçla “Hediye Kayıt Defteri” tutulur. Bu defterde;
1) Hediye olarak gönderilen eşyanın nitelikleri ve miktarı,
2) Hediyenin kuruma gönderiliş, geliş ve hükümlüye teslim tarihleri,
3) Hediyeyi gönderenin, alıcının veya getirenin kimlik bilgileri, posta veya kargo yoluyla gelmediyse getirenin imzası,
4) Hediyenin hükümlü tarafından teslim alındığına ve teslim edildiğine dair hükümlü ve görevli memurun imzası,
bulunur ve hediye işlemlerine ilişkin gerekli diğer kayıtlar tutulur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Anayasa Mahkemesinin 13/5/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
14. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay ([2. B.], B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
15. Başvurucu; mevzuatta tanımlanmış olan eşya ve kitap alma hakkının kanunilik ve ölçülülük ilkelerinin yok sayılarak kısıtlandığını, bu uygulamanın ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu, eşya ve kitap alma talebinin reddedilmesiyle süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkının ihlal edildiğini, yaptığı şikâyet ve itiraz başvurularının gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek ifade özgürlüğünün ve diğer anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Bakanlık görüşünde; Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara yer verilmiştir. Daha sonra Bakanlık, başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği noktasında inceleme yapılırken görüşte değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.
17. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
2. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararında, tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen veya tutuklu ve hükümlülerin satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim Kaptan (2) [2. B.], B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 23; Ahmet Sil ve Taner Yay [2. B.], B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31; Erdoğan Kardeşler [1. B.], B. No: 2018/15777, 7/4/2021, § 26). Söz konusu kararlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında bir ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun ziyaretçisi aracılığıyla kitap alabilmesine dair talebinin kabul edilmemesine yönelik şikâyetlerinin ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.
19. Anayasa'nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
21. Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Murat Karayel (5) [2. B.], B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
22. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy [1. B.], B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; İbrahim Bilmez [1. B.], B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6) [2. B.], B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 34).
23. Bu doğrultuda somut olayda ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucunun ziyaretçisi aracılığıyla süresiz yayınlara ulaşması talebinin reddedilmesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir (Serdar Güzelçay ve diğerleri [GK], B. No: 2022/66987, 21/12/2023, § 28).
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
24. Anayasa'nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
25. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa'nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.
26. Bu sebeple müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
27. 5275 sayılı Kanun'un 69. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve başvuruya konu talebin ceza infaz kurumunun düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, suçun önlenmesi ve mahkûmun ıslahı amaçlarıyla reddedilmesi şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kamu düzeni ve kamu güvenliği kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Geriye müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığının belirlenmesi kalmaktadır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
28. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme, bu konuda başkalarını ikna etme çabaları ve çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak her türlü düşüncenin barışçıl şekilde ve serbestçe ifade edilebilmesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
29. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve orantılı olmalıdır (Bekir Coşkun, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın, §§ 70-72; AYM, E.2017/162, K.2018/100, 17/10/2018, § 96). Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan, § 51). Orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir Coşkun, § 57; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49, 50; Hakan Yiğit [2. B.], B. No: 2015/3378, 5/7/2017, §§ 59, 68).
iv. Somut Olayın Değerlendirilmesi
30. Somut olayda başvurucu, ziyaretçisi aracılığıyla kitap alabilmesi yönünde talepte bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi Serdar Güzelçay ve diğerleri kararında 5275 sayılı Kanun'un mahpuslara hediye alma hakkı tanıyan 69. maddesinin mahpusların süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerinden biri olduğunu tespit etmiştir. Bu kapsamdamahpuslar, iki ayda bir gönderilen kitapları kargo yoluyla gelse ya da ziyaretçileri tarafından getirilse dahi kabul etme hakkına sahiptir (Serdar Güzelçay ve diğerleri, § 37). Bu durumda kamu otoritelerinin başvurucunun talep ettiği süreli yayınlar hakkında Halil Bayık kararında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca bir denetim yapmaları beklenmektedir (Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).
31. Kimi durumlarda kargo yoluyla gelen veya ziyaretçi aracılığıyla getirilen yayınlara sonradan eklemeler yapılmakta, bu suretle yayınlar gizli haberleşme aracı olarak kullanılabilmektedir. Kimi durumlarda ise yayınlar yasak materyallerin ceza infaz kurumuna gizlice sokulmasının bir yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Böylece bu yöntemle gelen kitapların kurum aracılığıyla satın alınan kitaplara göre daha dikkatli incelenmesi gerektiği, bunun da kamu makamlarının daha fazla emek ve mesai harcaması anlamına geldiği açıktır. Dolayısıyla ceza infaz kurumlarında bulunan yüz binlerce mahpusa gelen çok sayıda kitabın kurumlarca ve yargı mercilerince incelenmesinin oldukça güç olduğu belirtilmelidir (Serdar Güzelçay ve diğerleri, § 48).
32. Hiç şüphesiz mahpusların süresiz yayınlara erişmekte sınırsız bir hakka sahip oldukları söylenemez. Ceza infaz kurumunda bulunmanın bazı zorunlulukları ile infaz kurumlarının sahip oldukları imkânlar, mahpusların süresiz yayınlara erişmelerinde doğal bazı sınırlar oluşturur. Üstelik mahpusların infaz kurumu kütüphanelerinden ve halk kütüphanelerinden yararlanma haklarına ilave olarak kanunda sayılan diğer usullerle süresiz yayınlara ulaşabildikleri gözetildiğinde göndericisi denetlenemeyen kargo yahut posta yoluyla veya yakınları aracılığıyla ceza infaz kurumlarına teslim edilmek suretiyle hediye adı altında süresiz yayınlara erişime mevzuata dayalı, öngörülebilir, yeknesak uygulamaları temin edici bir politikayla sınırlama getirilebileceğinde bir kuşku bulunmamaktadır (Serdar Güzelçay ve diğerleri, § 56).
33. Bununla birlikte somut başvuruya konu olayda başvurucunun ziyaretçisi aracılığıyla kitap alabilme talebi Ceza İnfaz Kurumunda kapasitenin üzerinde tutuklu veya hükümlü bulunması ve personel azlığı nedenleriyle reddedilmiştir. Mahpusların ziyaretçileri aracılığıyla kitap alabilmeleri kurumu tehlikeye düşürmediği sürece gerek kanuni düzenlemelerde gerekse de Anayasa Mahkemesi kararlarında mümkün görülmektedir. Somut olayda başvurucunun talebi hakkında idarenin kararında, genel bazı açıklamalarda bulunulmuş olup ziyaretçi aracılığıyla getirilecek kitabın kurumun güvenliğini ne şekilde tehlikeye düşüreceği noktasında bir değerlendirme yapılmamıştır. Başka bir anlatımla başvurucu; ziyaretçi aracılığıyla kitaba ulaşma hakkını kullanamadan, başvurucunun bu yöndeki talebi Ceza İnfaz Kurumunun güvenliğini tehlikeye düşüreceği ön kabulüyle reddedilmiştir. Ayrıca yargılama mercilerinin de bu hususu somutlaştırmadıkları İdare ve Gözlem Kurulu kararındaki gerekçelerin uygun olduğunu belirtmekle yetindikleri anlaşılmaktadır.
34. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerinin ilgili ve yeterli olup olmadığını denetler (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan [2. B.], B. No: 2014/14655, 18/7/2018, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3) [1. B.], B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37). Somut olayda idare ve ilgili yargılama mercileri, başvurucunun ziyaretçisi aracılığıyla kitap temin etme talebinin reddedilmesinin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.
35. Öte yandan başvurucu ziyaretçisi aracılığıyla eşya alabilmeyi de talep etmiştir. 5275 sayılı Kanun'un 69. maddesi uyarınca mahpusların alabilecekleri hediyenin kitap ve giyim eşyası olduğu görülmektedir. Başvurucu, giyim eşyası alma talebinin reddedilmesinin hangi temel hakkını ya da haklarını ihlal ettiğini ortaya koymadığından bu konuda ayrıca bir inceleme yapılmamıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
37. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 60.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
38. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
39. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için tazminat talep eden başvurucuya manevi zararları karşılığında net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmayıp başvurucu da yeterli bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
C. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bolu İnfaz Hâkimliğine (E.2022/4230, K.2022/4188) GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.