ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2021/5835 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2021/5835 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 14/5/2025 tarihli ve 2021/5835 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

F.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/5835)

Karar Tarihi: 14/5/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Selahaddin MENTEŞ

İrfan FİDAN

Raportör

:

Erdem Ender ÇINAR

Başvurucu

:

F.A.

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, haftalık telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alınması, bu telefon görüşmelerinin birden fazla numarayla yapılamaması ve görüntülü görüşme imkânından faydalandırılmaması nedeniyle haberleşme hürriyetinin, kayıtlı olduğu üniversite bölümüne ait ders kitaplarının 24 saat sonra teslim edilmesi nedeniyle eğitim hakkının, koronavirüs (COVID-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında ceza infaz kurumundaki görüşlerin kısıtlanması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuru tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan Silivri 7 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu, haftalık telefon görüşmelerinin dinlenmemesi ve kayıt altına alınmaması, bu telefon görüşmelerinin birden fazla numarayla yapılabilmesi, görüntülü görüşme imkanından faydalandırılması, kayıtlı olduğu eğitim programına ait ders kitaplarının denetimsiz olarak teslim edilmesi, COVID-19 salgını nedeniyle yaptırılmayan görüşlerinin yaptırılması talebiyle farklı tarihli dilekçelerle İnfaz Kurumuna başvurmuştur. İnfaz Kurumu tarafından başvurulara cevap verilmemiştir.

4. Başvurucu, aynı talepleri tekrar ederek 26/11/2020 tarihinde Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hakimliği) başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği 3/12/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir. Kararda; haftalık telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alınmasının yasal dayanağının bulunduğu ve orantılı olduğu, COVID-19 tedbirleri kapsamında kargo yoluyla gelen eşyaların 24 saat bekletilerek teslim edildiği ve kuruma sokulması yasak eşyaların önlenmesi amacıyla kurum personeli tarafından denetlendiği, COVID-19 tedbirleri kapsamında kısıtlanan görüşlerinin yaptırılmasının mümkün olmadığı, haftalık telefon görüşmesinin tek seferde tek numara ile yapılabileceği ifade edilmiştir.

5. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı 14/12/2020 tarihinde Silivri Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi kararın usule ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 18/12/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir.

6. Başvurucu, nihai hükmü 1/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 25/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucu; görüşlerin kısıtlanmasının kanunla yapılabileceğini bu nedenle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, ailesiyle yaptığı haftalık kurum dışı telefon görüşmelerinin dinlenerek kaydedilmesi, haftalık telefon görüşmesinin birden fazla numara ile yapılamaması ve görüntülü görüşme talebinin reddedilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin, okumakta olduğu üniversite ders kitaplarının 24 saat bekletildikten sonra teslim edildiğini, mevzuat gereği ders kitaplarının denetime tabi tutulmadan teslim edilmesi gerektiğini bu nedenle eğitim hakkının

ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ceza infaz kurumu uygulamalarına karşı yargı yolunun açık olduğu bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

A. Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Hükümlülerin ziyaret ya da görüş hakkı 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi somut başvuruya konu olan tedbirleri Yunus Bulut kararında kanunilik ölçütü bağlamında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi; yukarıda belirtilen kanuni düzenlemenin mahpusların ziyaret hakkının ortadan kaldırılması ya da engellenmesi konusunda idari makamlara açık ve genel bir yetki vermediğini, aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayandığını tespit ederek müdahalenin kanuni dayanağının olmadığına karar vermiştir (Yunus Bulut, §§ 55, 57, 58).

11. Somut olayda; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen yazı doğrultusunda mahpusların açık ve kapalı görüş haklarına kısıtlamalar getirildiği anlaşılmaktadır. Ziyaret hakkının idare tarafından kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenleme bulunmamasına rağmen söz konusu tedbirin uygulandığı görüldüğünden Yunus Bulut kararında varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı, müdahalenin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir (benzer yönde kararlar için bkz. Süleyman Kurt (2), B. No: 2020/30704, 7/3/2024; Murat Kılıç ve Diğerleri, B. No: 2020/25564, 7/3/2024; Mehmet Ata Kızılçınar, B. No: 2020/29397, 6/6/2024).

12. Açıklanan gerekçelerle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Haftalık Ücretli Telefon Görüşmelerinin Dinlenerek Kaydedilmesi İddiası Yönünden

13. Anayasa Mahkemesi; Hüsamettin Uğur (2) kararında mahpusların ceza infaz kurumunda telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alınması hususunu değerlendirmiş ve müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Müdahalenin kanunilik koşulunu sağlamadığı belirtilerek haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği ifade edilmiştir (Hüsamettin Uğur (2), B. No: 2020/14791, 15/11/2023, §§ 58-60).

14. Somut olayda, başvurucunun telefon görüşmelerinin dinlenerek kaydedilmesi şeklindeki uygulamayla mahkûmiyete konu suç veya infaz rejimi ayrımı gözetmeden tüm telefon görüşmelerinin sistematik bir şekilde kaydedildiği anlaşılmıştır. Kaydedilen telefon görüşmelerinin ne kadar süreyle sistemde tutulacağı, bunların üçüncü kişilerin erişimine ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, ceza infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği ile kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususlarında açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı görülmüştür (Hüsamettin Uğur (2), § 60).

15. Açıklanan gerekçelerle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

2. Haftalık Telefon Görüşmesinin Birden Fazla Numara İle Farklı Zamanlarda Yapılması Talebi Yönünden

16. 29/3/2020 tarihli ve 31083 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in 74. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (f) bendinde; hükümlülerin görüşebilecekleri yakınlarından bir veya birden fazla kişi ile haftada bir kez ve bir telefon numarasıyla görüşebilecekleri belirtilerek deprem, salgın hastalık, doğal afet gibi zaruri hâllerde Bakanlık kararı ile telefon ile görüşme süresi ve sayısı artırılabileceği düzenlenmiştir.

17. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkının sınırlanması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36).

18. Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti arasında adil bir denge sağlanmalıdır. Ancak ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal sonucu olarak idarenin müdahale konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu gözetilmelidir (Mehmet Koray Eryaşa,B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 89).

19. Başvurucunun şikâyetinin temeli, birden fazla telefon numarasıyla görüşülememesi nedeniyle eşi ve çocukları dışındaki aile bireyleriyle telefonda konuşamadığıdır. Yukarıda yer verilen açıklamalar kapsamında; söz konusu sınırlamanın ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonucu olduğu, telefon süresi ve sayısının artırımı hususunda Bakanlığın takdir yetkisinin bulunduğu ve haberleşme hürriyetine yönelik açık bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24) .

20. Açıklanan gerekçelerle telefon görüşmesinin birden fazla numara ile farklı zamanlarda yapılması talebi yönünden haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Görüntülü Görüşme Hakkı Verilmesi Talebi Yönünden

21. Anayasa Mahkemesi; Serkan Okçu kararında, terör ve çıkar amaçlı örgüt üyesi mahpusların görüntülü görüşmeye ve ayrımcılık yasağına dair iddiaları yönünden kabul edilmezlik kararı vermiştir. Anılan kararda mevzuata göre terör ve çıkar amaçlı suç örgütü üyelerinin görüntülü görüşmeden ve görüşme süresinin uzatılmasına ilişkin haktan yararlanabilmeleri için suç grubuna yönelik görüntülü görüşme altyapı sisteminin kurulmuş olması ve görüşme yapabileceğine dair idare ve gözlem kurulu tarafından karar verilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Ancak altyapının terör suçlarından mahpus olanlar yönünden kullanıma hazır hâle getirilmediği, bu konuda yazılım ve donanım geliştirme çalışmalarının devam ettiği, teknik altyapı olmadan taleplerle ilgili olumlu karar vermenin mümkün olmadığı, ayrıca başvurucunun telefonla sesli görüşme yapamadığı, dışarıyla haberleşmesinin bütünüyle engellendiğine dair bir iddiasının da olmadığı anlaşıldığından söz konusu iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. (Serkan Okçu [GK], B. No: 2022/60965, 6/2/2025).

C. Eğitim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır. 6216 sayılı Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki şart öngörülmüştür. Anayasal önem olarak adlandırılabilecek olan birinci şart başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak adlandırılabilecek olan ikinci şart ise başvurucunun önemli bir zarara uğramamasıdır (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 57).

23. Somut olayda; ders kitaplarının İnfaz Kurumu tarafından salgın hastalık nedeniyle 24 saat bekletildikten sonra teslim edildiği anlaşılmakla beraber başvurucu tarafından ders kitaplarının 24 saat sonra teslim edilmesinin nasıl bir zarara yol açtığı hususunda herhangi bir açıklama yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kitapların 24 saat sonra teslim edilmesinin anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu değerlendirilmiştir.

24. Açıklanan gerekçelerle eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

25. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 220.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvurucunun başvuru tarihinden sonra tahliye edildiği anlaşıldığından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

27. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

C. 1. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve telefon görüşmelerinin dinlenerek kaydedilmesi iddiası yönünden haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer iddialar yönünden haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

D. 1. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 14/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-20215835-basvuru-numarali-karari