ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2021/4288 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2021/4288 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 17/9/2025 tarihli ve 2021/4288 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

A. D. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/4288)

Karar Tarihi: 17/9/2025

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

Rıdvan GÜLEÇ

Yıldız SEFERİNOĞLU

Metin KIRATLI

Raportör

:

Mehmet AKTEPE

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Ayla BAYRAM

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ilgili ve yeterli bir gerekçe gösterilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle gerekçeli kararhakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kars Bölge Müdürlüğü binasında meydana gelen silahlı saldırıda TÜİK Bölge Müdürü M.T. ve aynı kurumda çalışan beş kişi öldürülmüş, birkişi de yaralanmıştır. Saldırıyı gerçekleştiren aynı kurum çalışanı V.E. saldırıyı gerçekleştirdikten sonra intihar etmiştir. Kars Cumhuriyet Başsavcılığınca saldırı kapsamında yürütülen soruşturmada, beyanda bulunan kişilerden bazıları silahlı saldırıdan iki üç ay önce başvurucu ve F.E.nin ölen V.E. ile TÜİK binasına gelerek bölge müdürü M.T.yi tehdit ettiğini ifade etmiştir.

3. Soruşturma kapsamında alınan bazı beyanlar şöyledir;

i. N.M.; kiracısı V.E., ağabeyi F.E. ve başvurucunun bir gün işyerine geldiğini, V.E.nin Kars'taki işyerinden izinsiz ayrılarak Diyarbakır'a gitmesi nedeniyle yaşanan sıkıntıdan dolayı F.E. ve başvurucunun arabuluculuk yapacağını söylediğini, bu olaydan bir süre sonra TÜİK Bölge Müdürü M.T.nin işyerine geldiğini, V.E., ağabeyi F.E. ve akrabasının TÜİK binasına gelip kendisini tehdit ettiğini anlattığını beyan etmiştir.

ii. TÜİK Bölge Müdürü M.T.nin sekreterliğini yapan N.Ç.K.; V.E. ve kardeşlerinin Bölge Müdürü M.T. ile Şube Müdürü O.A.nın odasında görüştüklerini (O.A. silahlı saldırıda öldürülenlerden biridir), sonradan öğrendiği kadarıyla V.E.nin kardeşlerinin M.T.ye "biz seni buraya tanımak için geldik" dediğini, oradan ayrılırken de içlerinden birinin M.T.nin fotoğrafını çektiğini beyan etmiştir.

iii. S.B. beyanında; silahlı saldırıdan iki ay kadar önce V.E.nin akrabalarıyla birlikte işyerine gelerek Bölge Müdürü M.T.yi "beni alana çıkarmayacaksın, ben içeride çalışmak istiyorum eğer bunu yapmazsan seni öldürürüz" şeklinde tehdit ettiğini arkadaşlarından duyduğunu ifade etmiştir.

iv. Ö.F.G.; silahlı saldırıdan üç ay önce V.E.nin ağabeyi ve yanında iki üç kişinin TÜİK binasına geldiklerini arkadaşlarından duyduğunu, aynı zamanda da kamera kayıtlarından gördüğünü beyan etmiştir.

v. D.T. alınan beyanında; V.E. ve yanında birkaç kişinin gelerek Bölge Müdürü M.T.yi tehdit ettiğini ifade etmiştir.

4. Soruşturma sonucunda başvurucu ve F.E. hakkında birden fazla kişi ile tehdit suçundan kamu davası açılmıştır.

5. İddianamenin kabulüyle Kars 3. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılamada tanık D.T., soruşturma evresindeki beyanının olayı görmüş gibi yazıldığını ancak olayı görmediğini yalnızca arkadaşlarından duyduğunu ifade etmiştir. Tanık Ö.F.G.nin, M.T.nin tehdit edildiğini görmediğini ve duymadığını, tanık S.B.nin ise soruşturma evresinde silahlı saldırı olayının akabinde olayın şokunda iken verdiği beyanını kabul etmediğini, tehdite ilişkin bir şey görmediğini, arkadaşlarından duyduklarını emniyette anlattığını ifade etmiştir.

6. Tanık N.Ç.K. beyanında; olay günü V.E. ile iki kişinin Şube Müdürü O.A.nın odasına geldiğini, Bölge Müdürü'ne V.E.nin geldiğini haber verdiğini, Bölge Müdürü ile O.A.nın odasına gittiklerini, bu sırada F.E.nin ayağa kalkarak "seni buraya tanımak için geldik, ulan sen misin bölge müdürü, benim kim olduğumu yakında göreceksin" dediğini, kapıya doğru yöneldiklerinde yanlarındaki diğer kişinin geri dönüp Bölge Müdürü'nün fotoğrafını çektiğini belirtmiştir. Tanık N.M. ise aynı celsede alınan beyanında TÜİK Bölge Müdürü M.T.nin işyerine gelerek V.E.ye ulaşamadığını ve onunla problem yaşadığını, V.E.nin akrabalarının kuruma gelip kendisini tehdit ettiğini anlatmıştır.

7. Mahkeme, başvurucunun M.T.yi birden fazla kişiyle birlikte tehdit ettiği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar vermiştir. Mahkeme, iddianame anlatımı ve tanık beyanları ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeleri bir bütün hâlinde değerlendirerek başvurucunun atılı suçu işlediği sonucuna ulaşmıştır. Kararın ilgili kısmı şöyledir;

"Tüm dosya kapsamı, iddianame anlatımı, tanık beyanları, olay yeri kamera görüntüleri ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde Kars ili Türkiye İstatistik Kurumu binasında meydana gelen ve mağdurun da öldüğü ve sanık [F.E.nin] kardeşi olan [V.E.] tarafından gerçekleştirilen ve kamuoyunca bilinen TÜİK olayı öncesinde sanıklar [F.E.] ile Atilla'nın yanlarında kimliği belirlenemeyen 2-3 kişi ile birlikte TÜİK binasına girerek maktül [M.T.yi] 'ulan sen misin bölge müdürü, benim kim olduğumu yakında göreceksin ve seni tanımak için buraya geldik' diye tehdit ederek ve akabinde kapı önünde duran şahsın mağdurun fotoğrafını çekmek suretiyle olay yerinden uzaklaştıkları yine olay sırasında intihar eden sanık [F.E.nin] kardeşi [V.E.nin] mağdura karşı 'beni alana çıkarmayacaksın, ben içeride çalışmak istiyorum. Eğer bunu yapmazsan seni öldürürüz' şeklinde beyanda bulunduğu, akabinde olayın üzerinden çok geçmeden menfur saldırının meydana geldiği, bu şekilde sanıkların maktule karşı birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçunu işledikleri sabit kabul edilmiştir."

8. Kararda; tehdit olayından sonra silahlı saldırının gerçekleşmiş olması, sanıkların kastındaki yoğunluk, meydana gelen zarar, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yerin devlet kurumu olması, suçun tüm kurum personeli içerisinde korku ve panik yaratacak şekilde işlenmiş olması da dikkate alınarak ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşıldığı belirtilmiştir.

9. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 26/10/2020 tarihinde temyiz talebinin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir.

10. Başvurucu, nihai hükmü 13/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 12/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon, gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu, varsayıma dayalı olarak gerekçesiz şekilde cezalandırıldığını ve gerekçesiz olarak alt sınırdan uzaklaşılarak fazla ceza tayin edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

13. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak [2. B.], B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata [2. B.], B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnşaat Turizm Seyahat Yatçılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48; Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).

16. Mahkeme, TÜİK Bölge Müdürlüğü binasında meydana gelen silahlı saldırıda ölen altı kişiden biri olan Bölge Müdürü M.T.nin bu olaydan kısa bir süre önce saldırıyı gerçekleştirip sonrasında intihar ederek ölen V.E. ile beraberindeki kardeşi F.E. ve akrabası olan başvurucu tarafından tehdit edildiği sonucuna varmıştır. Tanıklar, silahlı saldırı sonrasında olayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında alınan beyanlarında Bölge Müdürü M.T.nin tehdit edildiğine ilişkin açıklamada bulunmuştur. Bu beyanlar kapsamında tehdit suçu yönünden ayırma kararı verilerek başvurucu ve diğer sanık hakkında iddianame düzenlenmiştir.

17. Tehdit olayında soruşturma beyanlarına göre doğrudan bilgi ve görgüsü olduğu anlaşılan tanıklar D.T., Ö.F.G. ve N.Ç.K.nın beyanlarında başvurucunun ismininin ya da olayı gerçekleştirenin başvurucu olduğunu düşündürebilecek herhangi bir özelliğinin belirtilmediği görülmektedir. Kovuşturma aşamasında Mahkemece dinlenen N.M. ise başvurucunun tehdit eylemini gerçekleştirenler arasında olduğuna dair isim zikrederek beyanda bulunmamıştır. Soruşturma aşamasındaki bilgi alma tutanaklarında tehdidi gerçekleştirenlere yönelik teşhis tutanağı bulunmadığı gibi gerekçeli kararda belirtilen olaya ilişkin kamera görüntülerinin içeriğine de yer verilmemiştir.

18. Hükme esas alınan tanık beyanlarına bakıldığında tehdit olayına karışanlar için V.E. nin kardeşleri, akrabaları, yanındaki birkaç kişi gibi tanımlamaların kullanıldığı görülmektedir. Başvurucu belirtilen bu kavramların içine kendisinin varsayımlardan hareketle dâhil edildiğini, olay günü orada olmadığını, kamera kayıtlarının incelenmediğini ve bu suretle haksız olarak cezalandırıldığını ileri sürmüştür. Ancak Mahkeme farklı bir sonuca vararak "tüm dosya kapsamı, iddianame anlatımı, tanık beyanları, olay yeri kamera görüntüleri ile dosyadaki tüm bilgi ve belgeler bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde" şeklinde soyut bir değerlendirme ile başvurucu hakkında takdiri indirim uygulamaksızın teşdiden mahkûmiyet kararı vermiştir.

19. Başvurucunun esaslı olan ve karşılanması gereken iddiaları kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğu hâlde Mahkeme bu iddialar hakkında somut bir değerlendirmede bulunmamıştır. Anılan iddia ve talepler kanun yolu aşamasında da karşılanmamıştır.

20. Buna göre başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren (tehdit olayına ilişkin kamera kayıtlarının incelenmesi, tanık beyanlarının somutlaştırılarak kişiselleştirilmesi gibi) iddiaları ayrı ve açık olarak tartışılmamış ve karşılanmamıştır. Temyiz incelemesi sırasında da bu eksikliğin telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

22. Başvurucu; bireysel başvuruya konu yargılamanın altı yılda sonuçlandığını belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK], B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

25. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kars 3. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2014/488, K.2015/143) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2025tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-20214288-basvuru-numarali-karari