ADALET HABERLERİ

ADALET HABERLERİ

AYM'nin 2021/21545 başvuru numaralı kararı

AYM'nin 2021/21545 başvuru numaralı kararı
1 Okunma

Anayasa Mahkemesi'nin 16/4/2025 tarihli ve 2021/21545 başvuru numaralı kararı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

NEŞET SAKARYA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/21545)

Karar Tarihi: 16/4/2025

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

Selahaddin MENTEŞ

Muhterem İNCE

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Neşet SAKARYA

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunun koşulları ve özellikle kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında İzmir 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda barındırılırken 22/1/2020 tarihinde kapasite aşımı sebebiyle İzmir 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu), buradan da 13/2/2021 tarihinde aynı gerekçeyle Bolvadin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilmiştir.

3. Başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre içinde kalabalık koğuşta barındırıldığından, yerde yatmak zorunda kaldığından ve söz konusu durumun sonlandırılması gerektiğinden bahisle Ceza İnfaz Kurumuna başvurmuştur. Başvurucunun iddialarına göre kapasitesi 14 kişi olan koğuşlarda 25 kişi barındırılmakta, sıcak suya erişim ve kişisel ihtiyaçların giderilmesinde aksaklık yaşanmakta, yatakların yerde olması sebebiyle hareket alanı kısıtlanmaktadır.

4. Başvurucunun başvurusu, COVID-19 pandemisi sebebiyle Ceza İnfaz Kurumunda karantina uygulaması olduğu, yedi koğuşun karantina koğuşu olarak belirlendiği, bu sebeple koğuş kapasitelerinin artırılmasının kaçınılmaz olduğu gerekçeleriyle Ceza İnfaz Kurumu tarafından reddedilmiştir.

5. Anılan karara karşı başvurucu 11/1/2021 tarihinde Karşıyaka 1. İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumunda fazla sayıda hükümlü ve tutuklu olmasının idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, yeterli alan sağlanması gerektiği, kimsenin yerde yatmak zorunda bırakılamayacağı gerekçeleriyle başvuruyu kabul etmiş; Ceza İnfaz Kurumunun kararını 14/1/2021 tarihli kararıyla iptal etmiştir.

6. Cumhuriyet savcısı karara itiraz etmiş, Karşıya 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) kararın kaldırılmasına ve Ceza İnfaz Kurumunun kararın onanmasına kesin olarak 29/1/2021 tarihinde karar vermiştir. Mahkeme, Ceza İnfaz Kurumunun gönderilen hükümlü veya tutukluları reddetme hususunda bir yetkisinin olmamasını, COVID-19 tedbirlerinin alınmasının zorunluluk olmasını ve barındırılanların keyfî olarak bir arada tutulduğuna dair delil bulunmamasını kararına gerekçe olarak göstermiştir.

7. Nihai karar başvurucuya 3/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 26/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

9. Anayasa Mahkemesi, İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi talep etmiştir. Ceza İnfaz Kurumunun ve Adalet Bakanlığının (Bakanlık) gönderdiği cevaplarda;

- Başvurucu, resmî kapasitesi 14 kişi olan C-5 ve A-15 No.lu koğuşlarda kalmıştır. Başvurucunun barındırıldığı koğuşların yatakhanelerinin 34 m², ortak kullanım alanının 26,21 m² olduğu, ortak kullanım alanının 1,22 m², tuvaletin, 1,21m² banyonun ve 2,54 m² lavabonun ortak kullanım alanına dâhil edilmeden net olarak 26,21 m² olarak ölçüldüğü, başvurucunun kaldığı odaların 34 m²lik havalandırması olduğu, havalandırmaların gün aydınlandığında açılıp havanın kararmasıyla kapatıldığı, hükümlü ve tutukluların gün içinde istedikleri saatlerde açık havadan yararlandığı,

- Kuruma kabulü yapılan tüm hükümlü ve tutuklara odalara yerleştirilme işlemi yapılmadan önce kişisel bir yatak ve yatak takımı verildiği, ayrıca talep etmeleri durumunda kurum kantininden de yatak takımı temin edebilecekleri, doğal olarak başvurucunun da barındırıldığı süre içinde kendisine ücretsiz olarak teslim edilmiş bir yatağı ve yatak takımı olduğu,

- Hükümlü ve tutukluların barındırıldıkları odaların yatakhane kısmında açılabilir dört (117x47 cm), sabit dört (120x50 cm), ortak kullanım alanlarında açılabilir iki (117x47 cm) ve sabit iki (120x50 cm) olmak üzere toplam on iki cam ile her odanın tuvalet ve lavabo kısmında üstten aşağıya doğru açılan birer cam (59x57 cm) olduğu,

- Barındırılan tüm hükümlü ve tutukluların hem kendi temizliklerini hem de barındırıldıkları odaların temizliğini sağlamakla yükümlü olduğu, ihtiyaç duyulan tüm temizlik malzemelerine kurum kantininden ulaşabilecekleri, talep edenlerin kıyafetlerini iş yurtları bünyesinde faaliyet gösteren çamaşır yıkama ve kurutma atölyesinde yıkatabilecekleri, maddi durumu yeterli olmayanlara ise kurumun genel bütçesinden karşılanmak üzere temizlik malzemesi ve kıyafet yardımı yapıldığı,

- Başvurucunun kurumda barındırıldığı dönemde hükümlü ve tutukluların kullanımına sunulan sıcak suyun gün içinde 05.00-08.00, 11.00-16.00 ve 19.00-23.30 saatleri arasında verildiği ifade edilmiştir.

10. Ceza İnfaz Kurumunca gönderilen cevabi yazıdan da anlaşılacağı üzere, koğuş içi sıhhi tesisler ve havalandırma bahçesi dışında yaşam alanının 60,21 m² olduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun hangi koğuşta, kaç kişiyle, ne kadar süre barındırıldığına ilişkin ayrıntılı duruma ilişkin verilen cevabi yazılara göre başvurucu barındırıldığı sürenin tamamında (1 yıl 21 gün) 3 m²nin altında (2, 15 m² ile 2,86m² arasında değişen) bir kişisel alana sahip olmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

11. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucu, barındırıldığı koğuşun çok kalabalık olması nedeniyle asgari yaşam ve hijyen koşullarının sağlanamadığını ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; hükümlü/tutuklu sayısının artış gösterdiği zamanlarda kurum fiziki şartlarında geçici olarak yer sıkıntılarının yaşanabildiği ancak bu sıkıntıların en kısa sürede giderilmesi için önlemlerin alındığını belirterek başvurunun kabul edilebilirliği ve şikâyetin esası bakımından Anayasa'nın, mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yapılacak tespit ve değerlendirmelerde dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir. Başvurucu; karşı beyanında ihlal iddialarının Bakanlık cevabi yazısı ile de doğrulandığını, mağduriyetinin devam ettiğini beyan etmiştir.

13. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. İnsan onurunun korunması amacıyla Anayasa’nın 17. maddesinin ilk fıkrasında maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa’nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 72, 74; K.K. [GK], B. No: 2020/34532, 29/5/2024, § 26).

16. Anılan yasak kapsamında kalan hususlar, ceza infaz kurumlarında farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetimsel hatalar veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir (Turan Günana [1. B.], B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 37).

17. Anayasa’nın 17. maddesi, tutuklu ve hükümlülerin tutulma koşullarının da insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını koruma altına alır. Bu nedenle tutuklu ve hükümlüler özgürlükten mahrum kalmalarının doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntı veya eziyet çekecekleri bir duruma sokulmamalıdır. Ayrıca bu kişilerin sağlık ve esenlikleri yeterli bir şekilde güvence altına alınmalı ve bu kişilere gerekli duydukları tıbbi yardım sağlanmalıdır (Turan Günana, § 39).

18. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi, asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Ceza infaz kurumundaki tutulma koşullarının bahsi geçen asgari ağırlık eşiğine ulaşıp ulaşmadığı konusunda yapılacak değerlendirmede tutulma süresi, açık havada egzersiz yapma olanakları, koşulların neden olduğu fiziksel ve psikolojik etkiler, bazı durumlarda mahpusun yaşı, cinsiyeti, sağlığı ve davanın tüm koşulları gibi bir çok faktörün önemli rol oynadığı belirtilmelidir. Bunlarla birlikte tutulma koşullarının kötü muamele oluşturup oluşturmadığı belirlenirken kişisel alan faktörünün temel bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği vurgulanmalıdır (Cengiz Yetgin [GK], B. No: 2019/39068, 14/6/2023, § 58; geri gönderme merkezindeki tutulma koşulları yönünden yapılan benzer değerlendirme için bkz. K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015, § 93).

19. Ceza infaz kurumlarındaki aşırı kalabalıklaşma ve buna bağlı oluşan kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerin incelenmesinde dikkate alınacak temel ilkeler Levent Cantekin ([GK], B. No: 2019/34408, 9/10/2024, §§ 33, 34) kararında ortaya konmuştur. Sözü edilen ilkelere göre tutuklu ve hükümlülerin tutulduğu çok kişili koğuşlarda bir kişi için yüzey alanı en az 3 m² olmalıdır. Bir mahpus için olması gereken yüzey alanının hesabında banyo ve tuvalet gibi sıhhi tesis bölümü ile havalandırma bahçesi yaşam alanına dâhil edilmese de mobilyaların kapladığı alan dâhil edilir. Çok kişili koğuşlarda mahpus başına düşen yüzey alanı 3m²den az ise ya da her tutuklu ve hükümlünün ayrı bir uyku yeri yoksa veya koğuşun genel yüzeyi tutuklu ve hükümlülerin mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin vermiyor ise tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşur. Bu karine ancak üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilir. İlk unsur asgari kişisel alanın 3 m²nin altına düşmesinin kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmasıdır. İkinci unsur bu tür azalmaların koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmesidir. Son unsur tutuklu ve hükümlünün genel olarak uygun nitelikte olan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutulmasıdır.

20. Mahpusların 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alana sahip olduğu hâllerde alan faktörü, tutulma koşullarının yeterliliğinin değerlendirilmesinde önemli bir faktördür ve bu durumun uygunsuz tutulma koşullarının diğer yönleriyle birleşmesi hâlinde kötü muamele yasağı ihlal edilmiş olur. Mahpusların daha fazla kişisel alana sahip olmaları nedeniyle kişisel alana ilişkin herhangi bir sorunun ortaya çıkmadığı durumlarda ise tutulma koşullarının yeterliliği konusunda tutulma koşullarının diğer yönleri değerlendirilmelidir. Tutulma koşullarının diğer yönleri arasında temel sıhhi ve hijyen gereklerine uygunluk, tuvalet ve banyonun mahrem kullanılması, açık hava egzersizine, doğal ışık veya havaya erişim, havalandırma ve ısıtma sistemlerinin yeterliliği yer almaktadır. Belirtilen koşullar altında tutulmanın süresi de dikkate alınmalıdır (Levent Cantekin, § 35).

21. Başvurucu, şikâyetçi olduğu Ceza İnfaz Kurumunda 22/1/2020-13/2/2021 tarihleri arasında barındırılmıştır. Başvurucuya barındırıldığı süre boyunca 3 m²nin altında kişisel alan sağlandığı cevap yazılarından anlaşılmıştır. Başvurucuya sağlanması gereken asgari kişisel alanın toplam 1 yıl 21 gün boyunca 3 m²nin altında olduğu görülmüştür. Asgari kişisel yaşam alanındaki bu azalma kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturmaktadır.

22. Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik olarak ortaya çıkan güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması hâlinde ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak değerlendirilmesi gereken, asgari kişisel alanın 3 m²nin altına düşmesinin süresi, sıklığı ve çapıdır. Bu kapsamda başvurucuya 1 yıl 21 gün 3 m²nin altında kişisel alan tahsisinin kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olduğu söylenemeyecektir. Bu nedenle meydana gelen alan azalmalarının -tutulma koşullarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak- Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele yasağı olarak nitelendirilmesi için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaştığı sonucuna varılmıştır. Güçlü karinenin ortadan kalkması için aranan ilk unsurun sağlanmadığı anlaşıldığından asgari kişisel alandaki azalmaların koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmesine, başvurucunun genel olarak uygun nitelikte bulunan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmasına ilişkin diğer iki unsurun değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

23. Sonuç olarak başvurucunun tutulma koşulları, başvurucuyu özgürlüğünden yoksun kalmanın doğasında olan kaçınılmaz acı düzeyinin ötesinde zorluklarla karşı karşıya bırakmış; dolayısıyla kötü muamele yasağı ihlal edilmiştir.

24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

26. Başvurucunun ceza infaz kurumundan başka bir ceza infaz kurumuna nakledildiği dikkate alındığında ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

27. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya 150.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 150.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Karşıyaka 1.Ağır Ceza Mahkemesine (Değişik İş No.2021/373) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak:https://www.hukukihaber.net/aymnin-202121545-basvuru-numarali-karari